Marvel filmleriyle aramın hiç iyi olmadığını artık tekrarlamaktan sıkıldım ama Marvel sinema evreni içerisinde kendi alt evrenine sahip olan X-Men filmleriyle aram daha da kötü. Hiç mi hiç ilgimi çekmeyen bu evrenle ilk tanışmam aldığı aşırı övgüler sonrası X-Men: Days of Future Past ile olmuştu ve çoğunluğun aksine filmi hiç sevmemiştim. Şimdi ise bu filmden üç yıl sonra, geçtiğimiz aylarda vizyona giren Logan’dan bahsedeceğiz. E o zaman neden Logan’ı izledin derseniz iki sebebi var. Birincisi film IMDb’nin ünlü Top 250 listesine girdi ve uzun süre yer alacak gibi gözüküyor. Listeye giren filmleri izlemezse ölecek hastalığına sahip olduğum için filmi zaten her türlü izleyecektim. Diğer sebep ise izlemeyi sevdiğim bir oyuncu olan Hugh Jackman’ın seriye vedası olması ve her yönüyle bir veda filmi olarak benzer filmlerden ayrılıyor olması…
Farklı güçlere sahip mutantların dünyada ortaya çıkmasını konu alan X-Men filmleri, aslında sinemaya çok dağınık bir şekilde aktarıldı. İlk film 2000 yılında vizyona girdi ve bunun üzerine fanatiklerinin bile sayısını, sırasını karıştırabileceği düzeyde devam filmleri geldi. Bu filmlerden bazıları sevildi, bazıları ise ağır eleştiriler aldı. Hal böyle olunca da geriden gelen biri için takip etme isteği uyandırmayan bir durum çıktı ortaya. Seri henüz ortalardan kaybolmuyor belki ama serinin en önemli karakterlerden biri olan Wolverine yani diğer adıyla Logan için veda vakti sonunda geldi…
Gözlerden uzak bir şekilde hayatının son demlerini yaşamakta olan Logan, buna karşılık yeni bir küçük kız mutantın ortaya çıkışıyla beraber yine kendini hareketliliğin içerisinde bulur… Seriye uzak bir gözle baktığım için Logan dahil karakterlerle belki diğer izleyiciler kadar duygusal bir bağ kuramadım ancak buna rağmen filmi hiç fena bulmadım. En azından X-Men: Days of Future Past’teki karakter bolluğuna bağlı curcuna ortamıyla hiç alakası olmayan, derli toplu ve takip etmesi kolay bir yapım buldum karşımda. Kendi içerisinde yeni bir hikayeyi ele alıyor olması da yeni izleyicileri yakalamayı kolaylaştırıyor…
Hugh Jackman, kariyerinin en önemli rollerinden biri olan Logan’ın vedasına kendini çok iyi hazırlamış. Güçlü performansı şüphesiz filmin en önemli artılarından biriydi. Hatta süper kahramanlık filmlerinde gösterilmiş en iyi performanslar arasında adı anılabilecek tarzda bir performanstı. Ona eşlik eden tecrübeli oyuncu Patrick Stewart da Jackman’ın pek altında kalmamış. Küçük Laura’yı oynayan Dafne Keen de iyi bir seçim olmuş ve muhtemelen ileride karşımıza çıkmaya devam edecek.
Neticede çok düşük beklentiyle ve aslında kendimi izlemek zorunda hissettiğim için izlediğim Logan’ı hiç fena bulmadım. Fakat tabii bu filmi çok beğendiğim, yüksek puan vereceğim anlamına da gelmiyor. Hiç sevmediğim bir türün katlanılabilir bir örneğinden bahsediyorum sadece. X-Men hayranları fazlasıyla beğeneceklerdir…
Yorum Yazın