2020 yapımı ilk filmi The Father ile sıra dışı başarıyla son yılların en önemli filmlerinden birine imza atan Florian Zeller’ın sonraki projelerini merakla beklemeye başlamıştık. Tiyatro kökenli Fransız yönetmenin ikinci filminin haberi ise gecikmeden geldi. İlk filmin devam filmi niteliğindeki “The Son”. Nadir gördüğümüz türdeki devam filmi, ne yazık ki koca bir hayal kırıklığı…
Peter (Hugh Jackman) ve Beth (Vanessa Kirby) yeni doğmuş bebeklerinin telaşındayken bir gün kapılarına Peter’ın olaylı şekilde terk ettiği eski eşi Kate (Laura Dern) kapıya dayanır. Konu, ikilinin oğulları Nicholas’tır (Zen McGrath). Bir süredir ailesine haber vermeden okula gitmeyen Nicholas’ın geçirdiği zorlu dönem Peter’ın devreye girmesini mecbur kılar…
The Son, ilk filmden hemen her yönden çok kopuk, tamamen ayrı düşünülebilecek bir film. Elbette filmin ana temasında bir ortak nokta var ve Anthony Hopkins’in varlığıyla da küçük bir ortak nokta var. Fakat devam filmi beklentisine girilmeden tamamen başka bir film gözüyle bakılması gerekiyor. Bu gözle bakıldığında da aslında izlemeye değer pek bir niteliği olmayan bir film karşılıyor bizi…
Florian Zeller’ın The Father’da bizi kendisine hayran bıraktıran kıvrak senaryosundan The Son’da hiç eser yok. Onun yerine benzerlerini, çok daha iyilerini pek çok kez izlediğimiz sorunlu çocukla baş etme çabasındaki aile teması var. Filmin bu temaya yeni bir şey kattığını söylemek ise neredeyse imkansız…
Filmin nadir pozitif yanlarından bahsedecek olursak oyunculukların hakkını vermek gerek. Başrolde Hugh Jackman, kendinden daha sık beklediğimiz güçlü dramatik performanslarından birini sunuyor. Ona eşlik eden Vanessa Kirby de bir hayli başarılı. Anthony Hopkins’i harikalar yarattığı karakterin içerisinde yeniden görmek güzel olsa da ne görüş şekli ne görüş miktarı tatmin edici olmaktan fersah fersah uzakta… Zen McGrath ise olayların merkezindeki çocuk için bence yetersiz bir oyun ortaya koymuş…
Uzun lafın kısası The Son, başarılı başrol performanslarına karşın oldukça zayıf, son derece sıradan bir film olmuş. İlk filmi benim gibi çok sevenlerdenseniz muhtemelen filme şans vermek isteyeceksiniz ancak es geçerseniz kaybedecek hiçbir şey olmadığını bilmenizde fayda var…
The Son
