2019’un bize son armağanlarından biriydi Atiye’nin ilk sezonu. Netflix’in Türkiye’deki hala tek başarılı yerli yapımı olarak nitelendirebileceğimiz dizi, aynı zamanda bizden de kaliteli fantastik dizi çıkabileceğini gözler önüne serdiği için son derece değerliydi… 8-9 aylık kısa sayılabilecek bir aranın ardından Atiye’nin yine çok konuşulan ikinci sezonu geçtiğimiz günlerde bizlerle buluştu…

Şengül Boybaş’ın “Dünyanın Uyanışı” adlı romanından uyarlanan Atiye, çarpıcı konusuyla beni çok kolay içine çekmeyi başarmıştı. İlk sezon finali ise diziyi farklı bir boyuta, farklı bir evrene taşıyan merak uyandırıcı bir finaldi. İkinci sezona ilk sezon bıraktığımız yerden başladık. Atiye, kendi evreniyle kendisi açısından büyük farklılıklar bulunan bir evrende buldu kendini. Aslında herkes için yaşadığımızdan epey farklı bir evrendi bu. Hamile kadınların öldüğü, insanlığın tükenme tehlikesiyle karşı karşıya geldiği distopik bir evren… Evrenin kurtarıcılığı görevi ise elbette Atiye’ye düşecektir…

Zamanda yolculuk konularına bayılan ve onun doğal sonucu olan paralel evrenleri seven biri olarak Atiye’nin ikinci sezonu da benim için son derece ilgi çekiciydi. Hatta konunun ilk sezona göre bile daha çekici olduğu söylenebilir. Fakat sorun şu ki dizinin ikinci sezonunda dizinin ilk sezonunda görmezden geldiğim olumsuz yanları biraz kendini daha çok belli etmeye başladı. Bunda yönetmen Ozan Açıktan’ın diziden ayrılmasının da rolü payı büyük olsa gerek…

Öncelikle şunu söylemeliyim ki dizinin ikinci sezonunun çokça karşılaştırıldığı Dark’ı izlemedim, iki kez denememe rağmen bir türlü diziye bağlanamayıp yarıda bıraktım. Oysa Atiye ilk sezonuna göre daha az beğendiğim ikinci sezonunda bile son derece sürükleyiciydi. Dolayısıyla Atiye’yi Dark’ı izlemiş olanlara göre daha yüksek bir iştahla izlemiş olabilirim. Sürekli izlerken sonraki gelişmeleri merak ettiren, sürekli bir sonraki bölüme geçme isteği uyandıran bir yapım vardı karşımda. Bu açıdan Atiye’nin hala ekranlardaki en başarılı işlerden olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca dizi teknik olarak da şahane. Müzikler, ses kullanımı, mekan seçimleri ve görüntü yönetmenliği birbirinden iyi… Anadolu topraklarının geçmişini, bugününü batılı tarz öykülerle sentezleme başarısı da harika…

Son derece yüksek bir tempoyla ilerleyen Atiye’nin bu temposunun diziye olumsuz etkileri de mevcut. Dizide sürükleyicilik uğruna pek çok detay atlanıyor ve bunlar senaryoda çeşitli boşluklar yaratıyor, bu da dizinin inandırıcılığını düşürüyor. Örneğin sezon boyunca Atiye’nin beş parasız kaldığı bir evrende son derece rahatça hareket edebilmesinin, yolculuklar yapabilmesinin üzerinde hiç durulmuyor… Bununla birlikte dizideki fantastik unsurların da bazen dizinin kendi dünyası içinde bile fazla sahte kaldığını belirtmek gerek…

Dizinin ikinci sezonda çok eleştirilen noktalarından biri de oyunculuk performansları, ne yazık ki bu duruma da katılmak durumundayım. Beren Saat’i seviyorum ve Atiye karakterinde yarattığı hal, tavırlara da hayran kalmıştım ilk sezonda. Fakat şu bir gerçek ki yüksek dozda oyunculuk gerektiren sahnelerde inanılmaz derecede vasat kalıyor. Bu sezon karakterinin başına birbirinden ekstrem olaylar gelirken o aynı tavırlarından hiç ödün vermiyor… Dizinin en önemli karakterlerinden birini oynayan Mehmet Günsür de partnerinden pek farklı değildi. Diziye bu sezon katılan Fatih Al da kilit sahnelerde beklenen performansı gösteremezken dizinin kötüsü Tim Seyfi de maalesef epey yapaydı. Aslında dizinin kötü karakterleriyle ilgili asıl sorun gerçekten “kötü” yazılmış olmalarıydı…

Bu kadar olumsuz oyunculuk performansları yorumunun yanında dizinin içinde parlayan birkaç ismi de es geçmemek gerek. İlk kez dizinin ilk sezonunda tanıdığım Melisa Şenolsun bu sezon da parladı. Her ne kadar karakteri bu sezon pek iyi yazılmamış olsa da yer aldığı her sahnede performans kalitesini yükseltti. Mustafa Komiser rolündeki Civan Canova’yı da benzer şekilde çok başarılı buldum. Meral Çetinkaya’nın varlığı da yine değerliydi…

Anlayacağınız Atiye’nin ikinci sezonuna ilki kadar bayılmasam da yine büyük keyifle izledim. Keşke bu kadar göze batan eksileri olmasa da bol bol övebilsek ama bu haline de şükretmek gerek. İki saatlik birbirinin kopyası dizilerin ardından nihayet 40 dakikalık, 8 bölümlük, özgün konulu, yüksek prodüksiyon kalitesine sahip yapımları eleştirebilme lüksüne sahibiz. Bu arada dizinin üçüncü sezon onayı çok önceden verilmişti ve bu sezon dizinin final sezonu olacak. Umarım her şeyin yerine olabildiğince iyi bir şekilde bağlandığı, tatmin edici bir final sezonu yazısında yeniden buluşuruz…

Atiye 2. Sezon

8.2

Puan

8.2/10