2019 yılındaki Berlin Film Festivalinde açılışını yapan filmlerden biri de İsrailli yönetmen Nimrod Eldar’ın ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğine sahip The Day After I’m Gone idi. Geniş dağıtım ağına hızlı ulaşmakta zorlanan pek çok ilk film gibi İsrailli yönetmenin filmi de yıl içinde çeşitli festivallerde dolaştıktan sonra asıl gösterimini 2020’ye bıraktı. Ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde filmin gösterim durağı ise Mubi oldu. Ben de Mubi gösteriminden kalkmadan önce filme şans vermek istedim…

Yoram (Menashe Noy), Tel Aviv’deki bir safari parkında çalışan bir veterinerdir. Burada pek çok vahşi hayvanla iç içe yaşamakta ve onların tedavilerini üstlenmektedir. Kısa süre önce eşini kaybetmiş ve ergenlik çağındaki kızıyla birlikte yaşamaktadır. Fakat kızı Roni (Zohar Meidan) depresyon içerisindedir ve baba ile kızının iletişimi sıfıra yakındır. Baba için bu durum derin bir sıkıntı sebebi olsa da sorunu çözme üzerine çaba göstermez. Roni’nin intihar girişimi ise ikilinin ilişkisinde yeni bir sayfanın açılmasının başlangıcı olacaktır…

The Day After I’m Gone, sorunlu bir baba-kız ilişkisine gerçekçi bir bakış imkanı sağlıyor ve babalığın ne kadar zorlu sınavlara davetiye çıkarabileceğini göz önüne seriyor. Bunu oldukça gösterişsiz, olabildiğince sade bir şekilde yapıyor. Buna karşın sorunun köküne çok inmemesi ve sunduğu çözümün yeterince tatmin edici olmayışı filmin değerini ciddi anlamda düşürüyor… Oldukça depresif bir yapıya sahip filmde farklı bir coğrafyanın içine girme imkanı ve ana karakterimizin ilginç mesleği nefes alma imkanı sunuyor…

Filmin aynı zamanda senarist, kurgucu ve ses tasarımcısı da olan yönetmen Nimrod Eldar’ın ilk film için hiç fena iş çıkarmadığı söylenebilir. Başrollerdeki Menashe Noy ve Zohar Meidan ikilisinin performansları da çok iyi. Fakat filmin bir bütün olarak çok yenilikçi veya çarpıcı olduğunu söylemek ne yazık ki pek mümkün değil. Keşke daha iyi olabilseydi…

The Day After I'm Gone

5.5

Puan

5.5/10