Avustralya’da yılın ses getiren filmlerinden bir tanesi ülkesinde popüler sayılabilecek bir yönetmen olan Glendyn Ivin imzası taşıyan “Penguin Bloom” oldu. İlk gösterimini Toronto’da yapan film, Türkiye hariç olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde Netflix’in dağıtımcılığında izleyiciyle buluştu…

Bloom ailesi üç çocuk ve mutlu bir çiftten oluşan örnek gösterilebilecek bir ailedir. Sıkça yaptıkları keyifli gezilerden birinde, anne Sam’in (Naomi Watts) başına gelen felaket ise bu mutlu aile tablosunu çok ciddi anlamda zedeler. Sam, artık yürüyemeyecektir ve hayatının şimdiki halinden mutsuz, geri kalanından umutsuzdur… Bloom ailesi için işlerin böylesine kötü olduğu bir anda çocukların bulduğu yaralı bir yavru saksağan ailenin mutsuz hayatına ciddi bir renk kazandırır. Evet, bu yavru saksağanın adı “Penguin” olacaktır…

Avustralya’da çok satan bir kitaptan uyarlanan ve tamamen gerçek olayları baz alarak hazırlanan Penguin Bloom, ilham verici bir hayat hikayesini ekrana taşıyor. Filmi değerli kılan bir diğer önemli unsur ise elbette başrolündeki saksağanın varlığı. Köpeklerin filmlerde önemli yer tutmasına çok alışığız, belki kedilerin de… Ancak bir kuşun bir film içerisinde bu kadar etkin rol oynaması çok sık görülen bir şey değil ve filmi ilgi çekici kılan da tam olarak bu…

Filmde saksağanın varlığından gayet iyi bir şekilde verim alınmış olsa da saksağanın tek başına 1.5 saatlik bir filmi taşımaya gücü yetmemiş. Filmin çok tahmin edilebilir bir şekilde ilerleyip, yer yer çok fazla karamsarlaşması da seyir zevki açısından bir hayli olumsuz noktalar…

Naomi Watts, son yıllarda film seçimlerinden yana pek yüzü gülmeyen oyunculardan. Burada iyi bir rol yakalayıp güçlü bir performans sunmuş. Reyting rekortmeni dizisi The Walking Dead’i çok doğru bir kararla terk etmesinin ardından ilk kez izlediğimiz Andrew Lincoln’ün performansı da gayet olumluydu. İki Oscar adaylığı bulunan tecrübeli oyuncu Jacki Weaver da kadronun bir diğer önemli ismiydi…

Penguin Bloom, sevmeye çok hazır olduğum bir film olmasına karşın ne yazık ki yeterince sevemediğim bir film oldu. Sıra dışı kuş kullanımıyla akıllarda yer tutacak olsa da onun dışındaki hemen her şey çok sıradandı. Kısa sayılabilecek süresine karşın gereğinden çok uzun hissettirdi. Ailece izlenebilecek dramatik ama aynı zamanda da pozitiflik taşıyan bir şeyler isterseniz şans verebilirsiniz ama beklentiyi düşük tutmanızda fayda var…

Penguin Bloom

5.5

Puan

5.5/10