2001’de çektiği ilk filmi In the Bedroom’un ardından, 2006’da Little Children’ı çeken ve bu iki filmi toplamda 8 dalda Oscar’a aday gösterilen Todd Field, bu sıra dışı başarısına karşın kendisini senaristlikten ve yönetmenlikten çok uzakta tutmayı tercih etti. 16 yıllık aranın ardından nihayet üçüncü filmiyle geri dönen yönetmen, ilk gösterimini Venedik Film Festivali’nde yapan filmi “Tar” ile son derece iddialı bir geri dönüş yaptı. Özellikle başrolü Cate Blanchett’ın performansıyla yüksek ses getiren film, ödül sezonunun en büyük rekabetçilerinden birine dönüştü…

Lydia Tar (Cate Blanchett), yaşayan en ünlü klasik müzik sanatçılarından biridir. Berlin’deki çok ünlü bir orkestranın şefliğini üstlenmektedir ve Almanya’da böyle büyük bir orkestrada bunu başarabilen ilk kadın sanatçıdır. Erkek egemenliğindeki sektörde büyük saygınlık görmeyi başaran sanatçı, zorlu yeni projesinin hazırlıklarını sürdürürken beklenmedik farklı zorluklarla karşılaşır…

Kendisini bir biyografi filmiymişçesine pazarlayan Tar, şaşırtıcı şekilde kurgusal bir film. Filme sanki gerçek hayattan alınmışçasına uzun mu uzun bir röportajla başlıyoruz ve karakterin derinliğine dair pek çok detayı buradan edinmeye başlıyoruz. Karakterle ilgili bilgilerin detayı o kadar kuvvetli ki filmi hiç bilmeyen birinin karakterin gerçekliğinden şüphe etmesi için neredeyse hiçbir şey yok… Bu uzun giriş kısmı aynı zamanda filmin her izleyiciye uygun olmayacağının, izlemesi ve sindirmesi zor bir film olacağının habercisi niteliğinde…

Sanatçıların karakterlerinin ve ortaya koyduğu ürünlerin birbirinden ayrılıp ayrılmamasının gerekliliği her daim gündeme gelen tartışmalı konulardan biri. Özellikle son dönemde ortaya konulan iddiaların ne kadarının doğru ne kadarının yanlış olduğunun bilinmeyişi bu konuyu iyice karmaşıklaştırıyor. Doğrusu ben de kişisel olarak bu konuda sıklıkla ikileme düşerek net bir tavır ortaya koymaktan çekiniyorum. Film de aslında bu konudaki karmaşayı kendi bakış açısını dikte etmeden, çok güçlü bir kadın portresi üzerinden ekrana taşıyor…

Cate Blanchett, tıpkı filmde canlandırdığı karakter gibi kendi alanında en çok saygınlık gören sanatçıların başında gelen bir isim. Bu rolün de sanatçının üzerine tam isabet oturduğunu rahatlıkla söylemek mümkün. Zaten Todd Field da bu rolü özellikle Blanchett’ın kendisini için yazmış. Doğrusu kendisinin hiçbir zaman favori oyuncularımdan olduğunu söyleyemem ama başarısının inkar edilemeyeceği çok sayıda film var ki bu film de onlardan biri. Oscar adaylığına kesin gözle bakmamızın önünde hiçbir engel yok, 3. Oscar’ını almasını şahsen tercih etmesem de çok yüksek ihtimal olduğu bir gerçek… Noémie Merlant, Nina Hoss ve Sophie Kauer filmin diğer önemli isimleri arasındalar…

Tar, önemli bir konuyu güçlü bir performans eşliğinde sunsa da beni hiç yakalayamayan bir film oldu. Ana karakteri baştan sona kadar umursamakta çok zorlandım ve başaramadım. Tek karakter etrafında dönen bir filmde ana karakteri umursamayınca da geri kalan unsurların pek bir önemi kalmıyor. İki buçuk saati aşan devasa bir süre talep eden film, bu süreyi izleyici için kolaylaştıracak unsurlara yer vermekten kaçınıyor. Doğrusu tamamlamakta güçlük çektiğim filmin aldığı büyük övgülere anlam veremedim. Cate Blanchett’ın çok çok sevilen bir oyuncu olmasının ve güçlü performansının yanılsaması olsa gerek…

Tar

4.5

Puan

4.5/10