Oscar kazanan filmler, yönetmenleri için baş etmesi zor bir yeni beklenti çıtasını da beraberinde getiriyor. Özellikle de büyük sıçramasını Oscar kazandığı filmle yapan yönetmenlerin kariyerlerinin yeni güzergahı için takip eden filmleri ekstra önem taşıyor. Tıpkı 2015’te Spotlight’ta yakaladığı sürpriz başarıyla herkesi şaşırtan Tom McCarthy gibi… Amerikalı yönetmenin uzun sayılabilecek bir aranın ardından geri döndüğü filmi Stillwater için de beklentiler bir hayli yüksekti. (Araya sıkıştırarak Disney+’a ticari amaçla çektiği çocuk filmini saymıyorum.) Aslında geçen yıl Oscar yarışına dahil olmasını beklediğimiz Stillwater’ın ilk gösterimi bu yılki Cannes Film Festivali’ne sarktı. Burada aldığı eleştiriler yüksek beklentiyi bir nebze düşürse de sevme ihtimalimin yüksek olduğu bir filmin ufukta olduğunu hissediyordum ve bunda da yanılmadım…

Bill (Matt Damon), Amerika’nın güney eyaletlerinden Oklahoma’nın küçük bir şehri olan Stillwater’da inşaat işlerinde çalışan yalnız bir adamdır. Bill’in kızı Allison (Abigail Breslin), bir süre önce okumak üzere Fransa’nın Marsilya şehrine gitmiş ve burada medyanın gündemini epey meşgul eden bir cinayete karışmıştır. Kızını ziyaret amacıyla Marsilya’ya giden Bill, burada kızının masum olduğuna dair yeni bir ipucu sunmasıyla birlikte kızını kurtarabilmek adına bütün şartları zorlamaya başlar. Zaten eğitimsiz ve pek çok konuda pek yetenekli olmayan bir adam olan Bill’in tek kelime dil bilmediği ve kültürel anlamda son derece yabancı olduğu Fransa’da bu işi başarabilmesi hiç kolay olmayacaktır…

Stillwater, konu olarak Taken’ın aksiyon yerine polisiyeyi odağına alan bir versiyonunu çağrıştırıyor. Aslında filmin ilk kısmı gerçekten de o doğrultuda ilerliyor. İlk etapta Allison’ın neden hapiste olduğuna dair bile çok az şey biliyoruz, cinayetin hiçbir detayını bilmiyoruz ve hikaye aktıkça önümüze serilen küçük parçaları birleştirerek olayı çözmeye çalışıyoruz. Fakat filmin yarısında birden hikayenin gidişatı değişiyor ve aslında izlediğimizi sandığımız filmi izlemediğimizi anlıyoruz. Asıl odak noktamızın hayatında çeşitli hatalar yapmış ve her şeye yeniden başlama şansı yakalamış bir adam olduğunun farkına varıyoruz ki filmin en başarılı olduğu alan da buradaki karakter gelişimi… Tabii film, yeni doğrultusuyla da sınırlı kalmayıp son kısımda tekrar şaşırtıcı bir yol izliyor ki bu kısmın yeterince tatmin edici olmayışı filmin zayıf yanı olarak geride kalıyor…

Tom McCarthy, Spotlight ile birlikte ilginç bir film dili yakalamayı başarmıştı. Stillwater’da da benzer bir başarıdan söz etmek mümkün. Aslında klişe gibi gözüken noktalar üzerine kurulan film, buna karşın pek çok açıdan özgün hissettirmeyi başarıyor. Sinematografik açıdan da filmi oldukça başarılı buldum ki Spotlight’ın en zayıf noktalarından biriydi bu… Eğer filme aksiyon beklentisiyle yaklaşanlar varsa tempoyu düşük bulabilir ama bana göre filmin temposu baştan sona çok iyiydi. Yine de konunun 2 saat 20 dakikalık bir süreyi hak etmediği yönündeki eleştirilere ise katılmak durumundayım…

Stillwater’ı iyi bir film yapan en önemli faktör Matt Damon’ın şahane oyunculuk performansıydı. Yetenekli bir oyuncu olmasına karşın genelde basit roller seçtiğine inandığım Matt Damon, burada kariyerinin en iyi rollerinden birini yakalamış ve karakteriyle adeta bütünleşmiş. Stillwater’ın yönetmeninin bir önceki filminin aksine Oscar’da çok iddialı olabilecek bir film olmadığını düşünsem de Matt Damon’ın performansı Oscar adaylığı alabilecek seviyede… Matt Damon’ın yanı sıra ona eşlik eden yardımcı oyuncuların da her biri çok iyiydi. Abigail Breslin çok sevilebilir olmayan şekilde yazılan karakterini çok iyi oynamış ki bence karakterinin çok sevilebilir olmaması da filmi özgünleştiren noktalardandı. Filmde ciddi süre alan Camille Cottin de çok iyiydi fakat filmin asıl sürprizi küçük Maya’yı oynayan Lilou Siauvaud idi. Onun performansı ve Matt Damon ile uyumu filmin işlemesindeki temel faktörlerdendi…

Neticede Stillwater benim sevdiğim bir film oldu. Tom McCarthy’den kaliteli bir geri dönüş filmi ve bundan sonraki işlerini de yakın takibe devam etmemiz gerektiğine dair önemli bir haberci. Buna karşın filmin hikayesinin çok güçlü olmadığını, hiçbir anında çok yüksek seviyelere ulaşamadığını ve bu nedenle beklentiyi çok fazla yükseltmemeniz gerektiği konusunda da uyarmak durumundayım…

Stillwater

7

Puan

7.0/10

1 Yorum

  1. The Last Duel (2021) - izleryazar

    […] cepte” diyebilirdik ancak bu yılki yarışta işi kolay değil… Bu yıl Stillwater‘daki performansını çok beğendiğim Matt Damon, burada da oldukça iyi iş çıkarmış. […]