Netflix’in geçtiğimiz yaz yayına soktuğu iddialı dizilerinden biri olan Ozark, benim de yüksek beklentiler içinde olduğum dizilerden biriydi. Özellikle yer aldığı hemen hemen her işi severek izlediğim Jason Bateman’ın dramaya atılıp iddialı bir role bürünüyor olması filmi beklemem için yeter sebepti. Fakat sanırım dizilerle aramın oldukça mesafeli olduğu bir döneme denk gelmesi ve kasvetli atmosferi nedeniyle diziyi ilk denememde çok çok erken bırakmak durumunda kalmıştım. izleryazar Dizi Ödülleri’ne, yani sezonu kapamaya hazırlandığım şu günlerde diziye haksızlık ettiğimi düşünüp yeniden şans vermek istedim ve bu doğru kararın sonucunda bugün sezonun değerlendirmesiyle karşınızdayım…
İlk çıktığından beri sürekli yeni Breaking Bad yakıştırmalarına, diziyle karşılaştırmalara maruz kalan Ozark, her ne kadar Breaking Bad’den çok farklı bir dizi olsa da bazı küçük benzerliklere sahip bir dizi. Hikayemizin merkezinde ortağı Bruce ile birlikte şirketi bulunan özel bir finans uzmanı Martin Byrde (Jason Bateman) yer alıyor. Meksikalı bir uyuşturucu karteliyle birlikte çalışıp, onun kara paralarını aklayan Marty için işler bir şekilde sarpa sarıyor ve kendini Ozark’ta buluyor. Kara para aklama işi için Ozark yolunu tutan Marty ve ailesi gözlerden uzak bu küçük şehirde yeni maceralara atılıyor…
Genel toplum standartlarına göre “iyi” sayılabilecek olan bu adam, tıpkı Walter White gibi kendini suç dünyasının içinde buluyor ve yabancısı olduğu bu suç ortamında ailesiyle birlikte bir anlamda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Aile olgusunun dizide öne çıkarılması da Breaking Bad ile benzer başka bir unsur olarak gösterilebilir. Marty’nin eşi Wendy Byrde (Laura Linney) dizide güçlü, fakat Marty ile bir takım problemleri bulunan bir eş durumunda. Amerikan suç dizilerinin bir klasiği haline geldiği üzere ailenin iki çocuğu var ve ikisinden büyük olanı kız (Charlotte), küçük olanı erkek (Jonah). Çocukların yan hikayeleri ilerletilerek karakterleri derinleştirilmeye çalışılsa da bunda çok başarılı olunduğunu söylemek zor. İki karakterin de diziye etkisi çok az. Fakat Jonah’ın hayvanlara, avcılığa olan düşkünlüğünün yer yer ilgi çekici olduğu söylenebilir. Oysa biraz önce bahsettiğim çocuk klişesinde küçük erkek çocuğun dizideki etkisi genelde minimum düzeyde olur, burada küçük bir farklılık söz konusu…
Kaliteli çekilmiş, sağlam bir konusu olan Ozark’ın en üst klasman dizileriyle yarışmasına engel durum ise ilk sezon itibariyle fazlasıyla kasvetli olan atmosferinin de etkisiyle yer yer akıcılığını kaybedip sıkıcı duruma düşmesi gösterilebilir. Diziye Ozark sakinlerinden dahil olan karakterlerin yeterince ilgi çekici olmaması da bana göre bu durumun sebepleri arasında olabilir. Fakat sezonlar ilerledikçe bu karakterlerin de diziye katkısı artabilir. Şehrin problemli ailelerinden biri olan Langmore’ların asi kızı Ruth (Julia Garner) bu konuda istisna kabul edilebilir. Ruth’un karakter gelişimini izlemek sezonun en büyük artılarından biriydi.
Dizideki oyunculuklar gayet üst seviyede. Komedi dizi ve filmlerinden izlemeye alışkın olduğumuz Jason Bateman, dramada da oldukça kaliteli bir performans ortaya koyabildiğini göstermiş. Tabii bir Bryan Cranston seviyesinde büyük bir performans beklentisinde de olmamak gerek. Jason Bateman’ın dizinin kilit bölümlerinde yönetmenlik performansıyla da öne çıktığını belirtmek gerek. Üç kez Oscar adayı olan, dört tane Emmy ödülü bulunan tecrübeli oyuncu Laura Linney’nin de performansı gayet başarılı. Fakat ilk sezon itibariyle dizinin sürpriz performansının ardında Julia Garner bulunuyor. Julia Garner’ın üst düzey performansının da etkisiyle Ruth’un dizideki payı giderek artacak gibi gözüküyor…
Uzun lafın kısası Ozark kasvetli atmosferi ve ağır akışa sahip temposuyla izlemesi çok kolay olmayan bir dizi olsa da sezon sonuna doğru giderek yükselişe geçişi ve üst düzey teknik kalitesiyle potansiyel vaat eden bir iş. Eğer üzerine koyarak ilerlerse alanındaki unutulmaz diziler arasına adını yazdırabilir. Dizinin ilk sezonunun her bölümü yaklaşık 60 dakikalık 10 bölümden oluştuğunu ve yeni sezonun yarın (31 Ağustos) yayınlanacağını ve pek yakında ikinci sezon yazısıyla da karşınızda olmayı umduğumu ekleyeyim…
Yorum Yazın