Netflix’in ilgi gören suç dizilerinden biri olan ve ikinci sezonuyla Emmylerde “en iyi drama dizisi” adaylığıyla beraber iki ödül kazanmayı başaran Ozark, neredeyse iki yıla yaklaşan uzun bir aranın ardından geçtiğimiz haftalarda on bölümlük üçüncü sezonuyla nihayet ekranlarımıza geri dönüş yaptı. Yoluna emin adımlarla devam eden dizi, ilk iki sezona göre yükselişe geçti ve özellikle son iki bölümüyle kendi zirvesini gördü…

Günümüzün değişen dizi yayıncılığına büyük oranda alışmış olsak da uzun aralar hala dizileri olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle benim gibi çok fazla farklı diziler izleyen kişiler için uzun ara veren dizilere ait detaylar ister istemez unutuluyor. Ozark’ın üçüncü sezonuna da bunun dezavantajı ile başladım ve sezonun ilk bölümleri önceki sezonlara ait olayları, karakterlerin özelliklerini hatırlamaya çalışmakla geçti… Dizinin çok ağır ve kasvetli havası, ilk bölümlerdeki aşırı durgunluğu da bu konuda hiç yardımcı olmadı. Diziyi “bitse de gitsek” havasında izlemeye devam ederken özellikle altıncı bölümden sonra dizi büyük bir sıçrama yaparak ekrana kilitlemeyi başardı. Başlı başına bir sinema filmi niteliğindeki dokuzuncu bölüm ve hemen onun ardından gelen gerilim dolu muhteşem sezon finali ile önceki bölümlerdeki olumsuzlukları ciddi anlamda unutturmayı başardı…

Missouri’nin Ozarks denilen küçük bir yerinde para aklamak zorunda kalan Byrde ailesinin yaşadıklarını anlatan dizinin üçüncü sezonunda kahramanlarımızı her zamankinden de fazla suç dünyasının içinde bulduk. Dizinin bu sezon en önemli karakterlerinden biri haline gelen kartel avukatı Helen’in (Janet McTeer) de etkisiyle Byrde ailesi kendisini kartel savaşlarının ortasında buldu. Kumarhane işlerinden dolayı FBI’ın yakın takibi de Byrde’lar için bir başka tehlike idi. Wendy’nin (Laura Linney) bipolar kardeşi Ben (Tom Pelphrey) de sezonun önemli konularından birini oluşturdu ve dizinin sezon içerisindeki konusuna ciddi zenginlik kattı. Dizide izlemekten en çok keyif aldığım karakterim olan Ruth (Julia Garner) ilk kez Byrde’ler ile ciddi şekilde karşı karşıya geldi… Kasabanın ne yapacağı kestirmesi zor karakterlerinden Darlene (Lisa Emery) sezon boyunca hikayesi fazla zorlama hissettirse de son bölümlerle dizi için hala önemli bir karakter olduğunu gösterdi. Öte yandan Byrde ailesinin terapistliğini yapan Sue (Marylouise Burke) ise sezonun en renkli yeni karakteri oldu…

Ozark, zaman zaman fazla ağır ve kasvetli olsa da şüphesiz ekranların kalite kokan ve izlemeye değer işlerinden bir tanesi. Başta geçtiğimiz yıl Emmy kazanan Julia Garner ve Wendy rolündeki Laura Linney olmak üzere tüm oyunculuklar harika. Aynı şekilde son iki bölümdeki müzik kullanımı da muazzam. Keşke her anı bu kadar kasvetli olmasa, görüntü yönetmenliğinde açık renkler kullanmaktan bu kadar korkulmasa, bölüm sürelerini bir saat yapmak gibi anlamsız bir çabaya girilmese ve biraz daha sürükleyici hale gelebilse…

Ozark 3. Sezon

7.6

Puan

7.6/10

1 Yorum

  1. SAG 2021 Adayları - izleryazar

    […] sayısının daha az olmasının da etkisiyle daha kaliteli listeler görmek mümkün. The Crown, Ozark ve Schitt’s Creek en çok öne çıkan diziler olarak gözüküyorlar. Altın Küre’den […]