Tarihimizi sinemaya yeterince ve etkili şekilde aktaramıyor oluşumuz sinemamız hakkındaki inkar edilemez gerçeklerden biri. Her ne kadar zaman zaman bazı denemelerde bulunulsa da Fetih 1453 örneğinde olduğu gibi bunların tamamen Türk milliyetçilik damarına oynayan ve evrensel nitelik taşımayan filmler olduğu gerçek. Rekor bütçesiyle dikkatleri çeken ve Oscar’da bu yılki aday adayımız olarak seçilen Ayla, işte bu eksikliği gidermek için ortaya çıkmış çarpıcı bir adım…

Gerçek bir hikayeden yola çıkarak hazırlanan Ayla, 1950’li yıllarda Kore Savaşına gönderilen bir Türk askeri olan Süleyman ile küçük bir Koreli kız arasında savaş sırasında kurulan sıradışı ilişkiyi ele alıyor. Savaş meydanında anne, babasını kaybeden ve tek kelime bile konuşamayan Ayla’ya sahip çıkan Süleyman kısa sürede kızın sevgisini kazanıyor ve ikili arasındaki bu bağ savaşın en etkileyici hikayelerinden birine dönüşüyor…

Ayla, etkileyici hikayesiyle izleyicinin gözyaşlarını hedefleyen bir film ve bunu da gayet iyi başarıyor. Özellikle filmin son kısımlarında etkileyiciliği zirve yapıyor. Bununla birlikte Minik Ayla’nın sempatikliğiyle, Ali Atay’ın canlandırdığı Ali karakterinin de yardımıyla film izleyiciyi güldürmeyi de başarıyor. Yani izleyiciden istediği reaksiyonu almayı başaran bir filmden bahsediyoruz. Tabii bu durum filmin kusursuz olduğu anlamına da gelmiyor. Filmin 1950’lerdeki Türkiye ayağı pek zayıf kalmış. Özellikle Damla Sönmez’in canlandırdığı Nuran karakteri filmi 37. bölümü yayınlanan Türk dizisi kıvamına çekmeye yaklaşsa da neyse ki film içerisindeki rolü çok değildi ve görmezden gelebildik.

Oldukça zengin bir oyuncu kadrosuna sahip filmde bana göre filmin en büyük yıldızı usta oyuncu Çetin Tekindor’du. İzlemekten her daim keyif aldığım başarılı oyuncu, aldığı az süreyi etkileyici şekilde kullanarak Babam ve Oğlum’dan sonra yine gözyaşlarını tetikleyen bir başka performansa imzasını atmış. Onun dışında Ayla’yı oynayan çocuk oyuncu Kim Seol muhteşem bir seçim olmuş. Onun sempatikliği filmi sevmeyi epey kolaylaştırdı. İsmail Hacıoğlu, Ali Atay, Murat Yıldırım filmde ciddi olarak süre alan önemli isimler olsalar da bireysel olarak ekstra katkı yaptıklarını söylemek zor. Belki Ali Atay’ın Leyla ile Mecnun ile yakaladığı sempatisinin filmin komedi dozunu arttırmasını hariç tutabiliriz. Taner Birsel, Altan Erkekli, Erkan Petekkaya, Meral Çetinkaya, Damla Sönmez, Büşra Develi kadrodaki diğer ünlü isimlerdendi…

Peki Ayla Oscar’da ne yapar? Bugüne kadar Üç Maymun dışında hiçbir filmimizin Oscar’da ilk 9’a dahi giremediğini düşünecek olursak, Altın Palmiye kazanan ve belki de ilk kez şansımızın ciddi olarak görüldüğü Kış Uykusu macerasının bile hüsranla sonuçlandığını düşünecek olursak beklentiye girmemek şart. Ben her ne kadar Ayla’nın ele aldığı hikaye açısından evrensel olarak ilgi çekebilecek nitelikte bir film olduğunu düşünsem de dışarıya o şekilde aktarılabileceğinden emin değilim. Muhtemelen yabancılar filmi “kesin Türk milliyetçisi filmidir” düşüncesiyle eleyecekler ve izlemeyecekler bile. Fakat Amerika’da dağıtımcı bulunur ve bir şekilde iyi kampanyayla çok izleyiciye ulaştırılabilirse küçük de olsa bir şansımız olabilir.

Uzun lafın kısası Ayla, Türk sinemasında yapılmış en iyi savaş filmlerinden biri hatta belki de en iyisi. Teknik kalitesi bir yana ele aldığı özel hikayesiyle her milliyetten her tür izleyiciyi kendisine bağlayabilecek bir potansiyele sahip. Evet, bazı kusurları da mevcut ama seyir zevki yüksek ve etkileyici gerçek hikayesiyle kesinlikle izlemeye değer bir yapım. Bu tarz filmlerin önünü açmak için, aynı zamanda kendinize de bir güzellik yapmak için sinemada izleyin derim…

Ayla

8.5

Puan

8.5/10

1 Yorum

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.