Televizyon sektöründe ciddi bir hakimiyet kurmaya başlayan Netflix, sinema sektöründe ise aynı hızda başarıya ulaşmakta zorlanıyor. Bundaki temel neden ise Netflix’ten film izleme alışkanlığının geleneksel sinema anlayışına oldukça zıt gelmesi ve zamanla geleneksel sinema anlayışının zarar görmesi endişesi. Netflix ile sinema sektörü arasındaki çatışmanın en net bir şekilde yaşandığı yer ise bu yılki Cannes Film Festivali oldu. Pedro Almodovar, jüri başkanlığını yaptığı festivalde yarışmacı olan Netflix filmlerini değerlendirmeye almayacağını açıklayınca tartışmaların kapısını sonuna kadar açmıştı. İşte o olaylı festivaldeki iki Netflix filminden biri olandan bahsedeceğiz bugün. The Meyerowitz Stories’ten ya da tam adıyla The Meyerowitz Stories (New and Selected)’den…
The Meyerowitz Stories, diyaloglar üzerine kurulu sinema anlayışıyla, filmlerini hem yazıp hem yönetmesiyle yeni neslin Woody Allen’ı olarak görülen ve Frances Ha ile sükse yapan Noah Baumbach imzası taşıyor. Şu ana kadarki filmleriyle Noah Baumbach zevkimin uyuşmadığı bir yönetmen/senarist olsa da gerek konusuyla gerek sürpriz performanslarıyla övgü toplayan oyuncu kadrosuyla bu filmle işlerin değişeceğini düşünmüştüm, yanılmışım…
Film, benzerlerini çokça izlediğimiz türden bir aile buluşması filmi. Huysuz, sanatçı bir baba ve farklı kadınlardan üç çocuğu bir araya geliyorlar ve önceden gelen aile sorunları gün ışığına çıkıyor. Filmin konu itibariyle türündeki diğer filmlerden ayrılan, onların önüne geçen bir yanı olduğunu söylemek zor. Ancak filmin anlatı tarzıyla fark yarattığı iddia edilebilir. Adında da ipuçları bulunabileceği şekilde film, parça parça küçük hikayelerden oluşuyor. Her bir hikayede ailenin farklı bireylerinin yaşadığı belli bir olaya tanıklık ediyoruz. Bunların çok ilgi çekici olaylar olduğunu söylemek zor, zaten bir olay filminden değil diyalog filminden bahsediyoruz. Diyaloglar bazen ilgi çekici, komik olsa da genel anlamda çok sürükleyici değil ki diyalog üzerine kurulu bir film için ciddi bir sıkıntı.
Abartılı komedi filmleriyle sinema çevrelerince çoğu zaman dalga konusu olan Adam Sandler, zaman zaman gerçekten oyuncu olduğunu ve kötü oynamanın da oyunculuğunun bir parçası olduğunu gösteren filmlerde yer alıyor. The Meyerowitz Stories de Sandler için o filmlerden biri. Filmdeki performansı sade ama etkili, kariyerinin en iyilerinden olduğu iddia edilebilir. Ben Stiller da Adam Sandler ile gayet iyi uyum sağlamış ve hayatları boyunca babalarının gözüne girme konusunda rekabet yaşayan iki kardeşi başarıyla canlandırmışlar. Üçüncü kardeş Elizabeth Marvel’ı ise bu filmde pek sevemedim… Sinema tarihinin önde gelen oyuncularından olsa da uzun süredir iyi rol bulmakta zorlanan Dustin Hoffman yıllar sonra ilk kez gerçek anlamda iyi bir rol yakalamış ve filmin yıldızı olmuş. Eğer sektördeki Netflix nefreti olmasaydı, Oscar adaylığı ihtimallerini daha yüksek görebilirdik. Emma Thompson abartılı oyunuyla filme pek bir şey katmamış. Sandler’ın kızını oynayan Grace Van Patten ise filmin dikkat çeken isimlerinden, muhtemelen adını yakın zaman içinde daha çok duymaya başlayacağız…
Uzun lafın kısası The Meyerowitz Stories, sıkça işlenen aile buluşması temasını farklı bir anlatım tarzıyla işlese de diyaloglarının yetersizliğiyle vasatı geçemeyen bir film olmuş. Farklı kurgusunu ve filmdeki bazı performansları beğensem de karşımda daha doyurucu bir senaryo bulmak isterdim…
Yorum Yazın