Star Wars’un yayın haklarının Disney’e geçmesi ve ardından da Disney+’ın kurulması pek çok Star Wars dizisinin kapıda olduğunun habercisiydi. Star Wars fanatiklerinin bile çoğunun çekinceyle baktığı bu durumun ilk meyvesi olan The Mandalorian, beklentilerin çok üzerine çıkarak serinin fanatiklerinden tam not almayı başarmıştı. Ben de serinin ortalama bir seveni olarak dizinin ilk sezonunu gayet başarılı bulmuştum. Tabii geçtiğimiz sonbaharda yayınlanan ikinci sezonu izleyip yazmayı bu kadar ertelememden diziyle ilgili çok aşırı heyecanlananlardan biri olmadığımı çoktan anlamış olmalısınız…

Ödül avcısı bir Mandalorian’ın (Pedro Pascal) galaksiler arası maceralarını ele alan dizi, asıl ilgi çekiciliğini kahramanımızın Star Wars’un efsane karakterlerinden Yoda’nın türünden gelen ve “Baby Yoda” olarak bilinen bir bebekle tanışmasıyla yakalamıştı. Herkesin çok değerli olduğunun bilincindeki bu küçük çocuğu emanet olarak alan kahramanımız bu sezon da bir yandan günlük maceralarına devam ederken diğer yandan çocuğu ait olduğu yere ulaştırmaya çabaladı…

The Mandalorian, televizyonun günümüzde geldiği noktanın en çarpıcı örneklerinden birini sunuyor. Eskiden sinemalarda bile ender görülen türdeki devasa prodüksiyonlar artık 30 dakikalık dizilerde bile görülebiliyor. Tek bir bölüm için bile çok pahalı teknolojilerin kullanılmasından çekinilmiyor. Bunu The Mandalorian’ın ikinci sezonunda da hemen her bölümde tekrar deneyimlemiş olduk. Hemen her bölüm prodüksiyon anlamında dev gişe filmleri kalibresindeydi…

Dizinin yarattığı Star Wars evreni başarısı inkar edilemez olsa da doğrusu ikinci sezonu ilkinin epey gerisinde buldum. Bunun asıl sebebi de senaryo anlamında ilk sezonun üzerine herhangi bir şey konulamamasıydı. İlk sezonda diziye dair hayran bırakan şeylerin çoğu bu sezon eski cazibesinden uzak tekrar unsurları olarak karşımıza çıktı. Sürekli kaskıyla gezen bir adam ve hiç konuşmayan bir çocuğun arasındaki sıra dışı ilişki yine dizinin en ilgi çekici kısmını oluşturdu. Her ne kadar bu önemli bir başarı olsa da bunun dışındaki boş aksiyon sahneleri giderek daha sıkıcı hale gelmeye başladı…

İkinci sezonun en övgü alan kısmı finaliydi ancak doğrusu ben final için de çok fazla heyecanlanamadım. Evet, belki şaşırtıcıydı ama Star Wars fanatiklerini ağa düşürmeye yönelik anlık bir şey olarak değerlendirdim. Doğrusu şu aşamada diziye devam etmeye yetecek motivasyon kaynağı göremiyorum. Her ne kadar dizi çoktan üçüncü sezon onayını kapmış olsa da muhtemelen benim için ikinci sezon veda sezonuydu. Benim zevkime pek uygun olmasa da koyu Star Wars sevenlerine, aksiyon sevenlere eşsiz bir seyirlik sunduğu muhakkak. Hala izlemeyenlerdenseniz ve bahsettiğim iki gruptan birine mensupsanız şans vermenizi öneririm…

The Mandalorian 2. Sezon

6.8

Puan

6.8/10