Netflix’in ağırbaşlı dizilerinden Ozark için yolun sonu geldi. Son dönemdeki tatsız iki parçalık sezon furyasına katılan dizi, toplam 14 bölümlük dördüncü sezonunu ortadan bölünmüş iki parça halinde yayınladı ve geçtiğimiz hafta yayınlanan yedi bölümle dizinin vedası gerçekleşti…

Chicago’daki şehir hayatlarından koparak bir anda kendilerini Missouri’nin küçük bir kasabasında para aklama çabası içerisinde bulan Byrde ailesinin yaşadıklarını ele alan dizi, suç dünyasına çok da sık izlemediğimiz bir perspektiften yaklaşmayı başarmıştı. Sezonlar içerisinde suç batağının içine gömülen ailenin karteller ve FBI ile verdiği mücadeleleri, bir yandan kendileri bataklığa batarlarken diğer yandan kasabadaki başka insanları da beraberinde götürüşlerini izlemiştik… Son sezonda da aslında bu mücadeleler ve götürüşlerin tam gaz devamını izledik…

Ozark, doğrusu hiçbir zaman çok bayılarak izlediğim bir dizi olmadı. Fakat özellikle ilk yayınlandığı dönemde Breaking Bad’in varisi olarak lanse edilmesi ve gerçekten de ilerisi için ciddi bir potansiyel taşıması diziyi takip etmek için yeterli sebepti. Üst seviye oyunculuklar, her ne kadar bir kısmı sevilebilir olmaktan uzak olsa da karakter zenginliği ve başta görüntü yönetmenliği olmak üzere teknik kalite bu potansiyelin güçlü göstergeleriydi… Aslında üçüncü sezonda dizinin yükselişe geçişi bu potansiyele ulaşabileceğinin habercisiydi. Özellikle sezon finaline doğru heyecan dozu artmış ve dizi son bölümlerinde kendi zirvesini yakalamıştı. Ne var ki dördüncü sezonda zirve beklerken dizinin en zayıf sezonunu yaşadık…

Ozark’ın üçüncü sezonda yükselişe geçmesinin en büyük sebebi bizlere tanıttığı iki takibe değer yeni karakterdi. Ne var ki aynı sezon içerisinde onları kaybetmemize karşın yeni sezonda aynı düzeyde yeni karakterler diziye katılmadı. Üstelik mevcut karakterlerin de yaşadıkları iyice tekrara bağlamaya başladı. Karakterlerin sevilebilirliğinin gittikçe azalması onları giderek daha az umursamama neden oldu. Aksiyon ve heyecanın arttığı bölümler ya da anlar yoktu diyemem ancak genel anlamda sezonun büyük çoğunluğunu dizinin kasvetli havasının içerisinde boğularak geçirdim… Sezon ortası finalindeki gelişmelerle bir nebze nefes almayı sağlanacak taze hava akışı sağlansa da dizinin potansiyelinin çok altındaki bölümler izlemeye devam ettik. Dizinin finalini ise nispeten başarılı bulduğumu, hem görünür yanıyla hem de anlatmak istediğiyle özgün bulduğumu söylemeliyim…

Az önce dizinin potansiyel taşıma sebebi olarak bahsettiğim faktörlerin son sezonda da çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Özellikle dizinin görüntü yönetmenliği bu sezonda da çok başarılıydı. Chicago’daki şehir sahnelerinin çekimleri dizinin mavi tonlarındaki filtresiyle son derece muazzam bir uyum göstermiş… Başta bu diziyle iki kez Emmy ödülü kazanan Julia Garner’ın performansı olmak üzere tüm performanslar gayet yerindeydi. Bu diziyle parlayan genç oyuncu, tüm övgüleri hak ediyor. Ruth Langmore’un dizideki takibe en çok değer karakter konumunda erişmesinde Garner’ın payı devasa seviyedeydi… Tecrübeli oyuncular Jason Bateman ve Laura Linney de bu diziyle kariyerlerine önemli birer başarı halkası eklemiş oldular…

Ozark, zirveyi görmesini umduğum final sezonunda aksi yöne ilerleyerek en kötü sezonunu geçirdi. 14 bölüme yayılan sezon, hem bölüm bazında hem de sezon bazında gereksiz uzundu. Aynı konu 40-50 dakikalık 6-8 bölümde işlense ortaya çok daha sürükleyici ve takibe değer bir iş çıkabilirmiş. Bu haliyle diziyi zar zor bitirdim ve geriye dönüp baktığımda da kimseye kolay kolay önerebileceğim bir dizi olmayacak. Genç yıldızı Julia Garner’ı parlatması ve onun parıldama aşamalarına tanıklık etme fırsatı sağlaması diziyi izlemiş olmanın en önemli tesellisiydi…

Ozark 4. Sezon

6

Puan

6.0/10