Talihsiz sebepler neticesinde dünyanın yüzlerce ülkesinde faaliyette olmasına rağmen ülkemize bir türlü adım atamayan Apple TV+, az ama öz projelerle dönem dönem adından söz ettirmeye devam ediyor. Sinemada elini güçlendirmek adına bir süre önce ünlü bağımsız film şirketi A24 ile anlaşan Apple’ın bu ortaklığından doğan ilk büyük projesi ise Sofia Coppola yönetmenliğindeki On the Rocks oldu…

Laura (Rashida Jones), iki çocuk annesi ve son zamanlarda üretkenlikten uzak kalmış bir yazardır. Eşi Dean (Marlon Wayans) ile olan evliliği ise iyi gidiyor gibi gözükse de biraz çalkantıdadır. Bu durumun temel nedeni ise Dean’in işkolikliği ve özellikle de ailesine fazla vakit ayırmazken iş arkadaşı Fiona (Jessica Henwick) ile fazlaca vakit geçirmesidir. Tam Laura eşinin kendisini aldattığına dair küçük şüpheler içine düşmüşken Laura’nın uzun süredir ortalarda gözükmediğini tahmin ettiğimiz babası Felix (Bill Murray) sahneye çıkar… Felix, tam bir playboydur ve kadın-erkek ilişkileri konusunda hastalıklı diyebileceğimiz görüşlere sahiptir. Tıpkı diğer her erkeğin olduğu gibi damadı Dean’in de kendisi gibi olduğunu düşünerek kızı Laura’ya aldatıldığını ispatlamak için çalışmalara başlar…

Sofia Coppola denilince akla direkt Lost in Translation gelse de, her yeni filmi onunla karşılaştırılsa da benim yönetmenin tarzına alışıp, tarzını sevmem o filmi izledikten çok sonra gerçekleşti. Ünlü bir baba ve kızının ilişkisini ele alan 2010 yapımı Somewhere, genel olarak pek takdir görmese de en sevdiğim filmi olmuştu. O filmin tam 10 yıl sonrasında yönetmen bir kez daha bir baba-kız ilişkisini mercek altına almış ve bana göre en başarılı işlerinden bir diğerine imza atmış… Yönetmenin baba-kız ilişkilerinde bu kadar başarılı olmasının sebebinin ünlü bir yönetmen babanın kızı olduğu gerçeğinin de payı çok büyük olsa gerek…

Coppola’yı ünlü yapan özelliği karakter iç dünyasını çok iyi yansıtabilmesi. Bununla beraber filmlerinde farklı görüntü yönetmenleriyle de çalışmasına rağmen hep çok iyi görüntüler elde etmeyi başarabilmesi… Bu özelliklerinin On the Rocks’ta da çok başarılı bir şekilde işlediğini söylemek mümkün. Filmin ana karakterlerini benimsemekte hiç zorlanmıyor ve onlarla çok iyi bağ kurabiliyoruz. Bu sayede film su gibi akıyor… Filmdeki Philippe Le Sourd imzalı görüntü yönetimi de muhteşem. Özellikle New York atmosferini çok iyi yansıtan filmler listesinde üst sıralara konulabilecek cinsten…

Coppola’nın çoğu filminin genel izleyici tarafından çok sevilmemesinin sebebi ise filmlerinde olayların çok önemli yer tutmaması. Eğer ilgi çekici, olay yoğunluğu yüksek bir hikaye arıyorsanız muhtemelen Coppola filmleri size göre değil. On the Rocks’ta da bu durum geçerli… Konu itibariyle bir macera filmi beklentisi yaratıyor olsa da filmin asıl değerli kısmı film boyunca baba-kız arasındaki geçen diyaloglar. Onların yeniden kurmuş olduğu bağ… Bence film bu kısımda gerçekten çok başarılı. Baştan sona her anını büyük keyifle, aynı zamanda merakla izledim. Fakat bittikten sonra bir şeylerin eksik kaldığı hissini yarattı. Bence yönetmenin de bu filmde anlatmak istediği şeyler konusunda biraz kafası karışıkmış ve ortaya çok net bir şey koyamamış…

İlk kez The Office’te sevdiğim, ardından Parks and Recreation’da daha fazla izlemekten keyif aldığım Rashida Jones, On the Rocks’ı merakla bekliyor olmamın en temel nedenlerinden biriydi. Öyle ki dizinin bitiminden sonra pek fazla kayda değer iş bulamayan oyuncunun yer alacağı ilk önemli projeydi… Rashida Jones’un oldukça doğal performansından beklediğimi bulduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Öte yandan Bill Murray de her zaman izlemesi keyifli bir oyuncu. Buradaki rolüne de çok yakışmış. Kendisi için sıradan ama etkili bir performans koymuş. Rashida Jones ile muhteşem uyumları filmin iyi işlemesindeki en temel nedenlerden biriydi…

Anlayacağınız senaryo anlamında, daha doğrusu senaryonun vardığı nokta itibariyle pek tatmin etmese de On the Rocks çok iyi yönetilmiş, çok iyi oynanmış, sinemanın gereklerini çok iyi şekilde yerine getirmiş bir film. Hemen her anını izlemekten keyif aldım, karakterlerin yolculuğuna ortak olmakta hiç zorlanmadım. Sofia Coppola sinemasını seviyorsanız, New York’u seviyorsanız, Rashida Jones ve Bill Murray’yi seviyorsanız şans vermek isteyebilirsiniz. Konu anlamında fazla beklentiye girmemek şartıyla..

On the Rocks

7.5

Puan

7.5/10