Juror #2 (2024)

Sinema tarihinin en ikonik isimlerinden Clint Eastwood, 95 yaşını kutlamak için ayları saymaya başlarken kariyerinin muhtemelen son filmini izleyiciyle buluşturdu. Tükenmek bilmeyen enerjisiyle son 11 yılına 8 film sığdıran Eastwood, bunların önemli kısmında da başarılı oldu. Nihayet emekli olmaya karar verdiği söylenen ustanın son filmi “Juror #2” bu başarılıların arasına yazılabilecek son fimi… Aslında filmin başarı hikayesinin ilginç bir yanı da var. Warner Bros, ilk başta filme hiç güvenmeyip sinema gösterimi yerine Max’te online gösterime sunmayı düşünmüş, daha sonra ise kısıtlı bir gösterime karar vermiş. Bu tepki çeken karar sonucu film, ABD başta olmak üzere pek çok ülkede çok az salonda gösterildi. Buna rağmen izleyici bulduğu yerde filmi sahiplendi ve film öyle veya böyle yılın en çok kişiye ulaşan filmlerinden biri oldu… İşin magazin kısmını bırakacak olursak Juror #2, eski usül diyebileceğimiz film gibi filmlerden biri. Filmde mahkeme jüriliği görevi sırasında tesadüfi şekilde kendisini kendisiyle ilgili bir cinayet soruşturmasında bulan bir adamın kendi vicdanıyla yüzleşmesini izliyoruz. Nicholas Hoult’un güçlü performansıyla öne çıktığı filmde Joey Deutch, Toni Collette, J.K. Simmons, Kiefer Sutherland gibi ünlü isimler de yer alıyor. Modern bir 12 Angry Men benzetmesi olduğu yönünde de benzetmeler yapılan film, bana kalırsa ondan çok daha farklı bir yol izliyor. Onun kadar etkili değil pek tabii… Mahkemeye konu olayın yeterince iyi aktarılamadığını ve ahlaki ikilemlerin daha iyi aktarılabileceğini düşünüyorum. Yine de yılın kaliteli filmlerinden biri…

Juror #2
7.0

Joy (2024)

Televizyon dizileriyle tanınan yönetmen Ben Taylor’ın ilk uzun metrajı Joy, bu yıl Netflix izleyicisini yakalayan dönem dramalarından biri oldu. Beni yakalayan nokta ise başroldeki Thomasin McKenzie varlığı oldu. Muhafazakar bir aileden çıkan genç bir kadının tüp bebeğin buluşunda yaşadığı zorlukları anlatan film, konusuyla ilgi çekici olsa da bunu çok iyi değerlendirememiş. Aslında filmin süresi çok da uzun olmamasına rağmen gereğinden çok daha uzun hissettirdi. Çok fazla tekrara düşmesi nedeniyle doğrusu tamamlamakta dahi zorlandım…

Joy
5.5

The Outrun (2024)

Tamamlamakta zorlanmaktan bahsetmişken yılın en zor izleyebildiğim filmlerinden birine geldi sıra… Yakın zamanda Oscar kazanma ihtimali en yüksek isimlerden biri olarak gösterilmesine rağmen bir türlü o filmi yakalayamayan Saoirse Ronan, bu yıl iki iddialı filmle birden geldi. İkisi de önemli ölçüde battı… System Crasher ile ün kazanan Alman yönetmen Nora Fingscheidt imzalı The Outrun, alkol bağımlılığını yenmeye ve hayatını düzlüğe çıkarmak isteyen bir genç kızın büyüdüğü İskoç topraklarına dönüşünü konu alıyor… Film hakkında olumlu söyleyebileceğim pek bir şey yok ne yazık ki. Bana hiç mi hiç hitap etmedi ve gereksiz bir inatla filmi tamamlamış bulundum. Fakat filmi seven bir kitle olduğunu da belirtmekte fayda var. Daha önce bu tip çok fazla film izlemediyseniz ve Saoirse Ronan hayranıysanız bir ihtimal şans vermek isteyebilirsiniz benim yoruma aldırış etmeden…

The Outrun
4.0

We Live in Time (2024)

Brooklyn filmiyle 2015’te ün kazanan John Crowley, sonraki filmindeki The Goldfinch’teki ciddi hayalkırıklığı ile birlikte birkaç televizyon bölümünü saymazsak kayıplara karışmıştı. Andrew Garfield ve Florence Pugh’u buluşturan We Live in Time da ne yazık ki pek görkemli bir geri dönüş hikayesi değil… Yetenekli bir şef ve yeni boşanan bir adamın sıra dışı bir yolla birbirlerini buluşu sonrası başlarına gelen talihsiz bir olayla başa çıkmaya çalışan bir çiftin hikayesi, yer yer duygusal yer yer gülümseten anları barındırsa da bütünüyle tatmin edici değil. Bunda da temel sebep “düz bir film çekmeyelim de zamanı bir ileri bir geri alıp cool olalım” takıntısı… Doğrusal bir zaman düzleminde ilerlemeyen filmde sık zaman atlamaları filmin bütünlüğüne ciddi zarar veriyor. Filmin duygu yoğunluğunu yaşamamıza engel oluyor…

We Live in Time
6.0

Thelma (2024)

Nebraska’da kendisini tanıdığımdan beri karşıma çıkan hemen her işte yüzümde tebessüm oluşturmayı başaran 95 yaşındaki June Squibb, bu yılın en çok takdir toplayan aksiyon komedilerinden birinin başrolünde inanılmaz bir iş çıkardı. İlk uzun metraj yönetmenlik denemesinde Josh Margolin, usta oyuncu sayesinde iyi vakit geçirten bir komediye imza atmış. Son yıllarda sıklıkla haberlerde izlediğimiz, çevremizde duyduğumuz yaşlı dolandırma vakalarını eğlenceli bir yolla anlatan filmi fazla ciddiye almadan izlerseniz keyif almanız mümkün. Çok daha iyiye sahip bir potansiyel olduğunun ve bunun kaçtığının da altını çizmek gerek…

Thelma
6.0