Festival turuna 2020’deki Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde başlayan Çatlak, pek çok ödül ve övgü topladıktan sonra nihayet genel gösterimiyle karşımıza çıktı. Yönetmeni Fikret Reyhan’ın ikinci uzun metrajlı filmi olan film, geride bıraktığımız 2021’in son haftalarında MUBI’de bizlerle buluştu. Bir kısmı son derece abartılı bazı övgülerin ardından beklentimin çok yükseldiği film, beklentimin altında kalsa da yılın izlemeye değer yerli yapımlarından olduğu muhakkak…
Kısa süre önce Londra’da işçilik yapan Fatih (Hakan Emre Ünal), kesin dönüş yaparak ailesinin yanına dönmüştür. Londra’da olduğu dönemde arkadaşı Ayhan’dan (Görkem Mertsöz) borç alıp ailesine gönderen genç adam, bu parayla ailesinin pek çok ihtiyacını karşılamasını sağlamıştır. Fakat başı paraya sıkışan Ayhan’ın borç verdiği parayı geri istemek için Türkiye’ye gelişi hem Fatih’i zor durumda bırakır, hem de aile içinde bir “çatlak” sebebi olur…
Türk aile yapısının bir fotoğrafını çekmeyi hedefleyen Çatlak, toplumun büyük bir kısmının kendi ailelerinden kolaylıkla izler bulabileceği oldukça gerçek bir film olmuş. Oldukça iç içe yaşayan ve görünürdeki güçlü bir bütün olan ailenin bireylerinin aslında birbirlerinin arkalarında farklı yüzlere büründükleri ve işin içine para girdiğinde de bu güçlü gözüken bütünde kolayca çatlak oluşabileceği gözler önüne serilmiş…
Çatlak, Türk sinemasının en başarılı olduğu alandaki filmlerimizden bir yenisi. Henüz bir önceki yazımdaki The Humans‘ta filmin beni etkilememe sebeplerinden biri olarak yerli sinemamızdaki benzer temalardaki çok daha güçlü yapımların olduğunu söylemiştim. Bu durumun güncel bir örneğine hemen bir sonraki filmimde rastlamam ilginç bir tesadüf oldu… Fakat sorun şu ki bu gerçekçilik başarısı her zaman tek başına iyi bir sinema filmi yaratmak için yeterli değil. Bunu özgün, etkileyici bir anlatı ve güçlü bir mesajla birlikte sinema sanatına uygun hale getirmek gerekiyor. Yerli sinemamızdaki pek çok film bu aşamada takıldığı için bir üst seviyeye çıkamıyor. Çatlak da ne yazık ki onlardan bir tanesi. Evet, tam isabet tespitleri ve yönetmenin yarattığı son derece gerçekçi bir atmosfer mevcut. Fakat bunların çok da etkileyici bir şekilde aktarabildiğini söylemek zor. Bir buçuk saatin altındaki süresine rağmen son derece uzun bir giriş kısmı ve olayların sürükleyiciliğini kaybettiği pek çok anı mevcut…
Tamamı tanınmamış, en azından benim tanımadığım isimlerden oluşan filmde öne çıkan bir oyunculuk performansından söz etmek zor. Fakat herkes işini çok iyi yapmış ve toplu performans olarak bakıldığında gerçekçiliğe ciddi bir katkı ortaya çıkmış…
Çatlak, Türk aile yapısına dair yerinde tespitleri olsa da yarattığı gerçekçi atmosferin üzerine pek fazla bir şey koyabilmiş bir film değil. Görüntü yönetmenliğinin sıradanlığı, senaryonun güçlü bir zirve noktasının eksikliğinin hissedilmesi de beklenti altında kalmasındaki faktörler arasında. Yine de yılın izlenesi yerli filmlerinden biri…