Söz konusu savaş filmleri olunca savaşı cephedeki çatışma sahnelerinden ziyade savaşın sıradan insanların hayatlarına etkileri üzerinden anlatan filmleri çok daha fazla seviyorum. Bu yıl da bu tanıma yakın sayabileceğimiz filmlerden biri aynı zamanda Avrupa sinemasında yılın ilgi çekici filmlerinden biri olan ve Alman yönetmen Christian Petzold’un imzasını taşıyan Transit oldu…
Nazi istilasından Fransa’ya kaçan ve burada zor şartlarda hayatta kalmaya çalışan Georg (Franz Rogowski), ölen bir yazarın kimliğini ele geçirir ve onun kimliğiyle kendini Amerikan topraklarına daha rahat atabileceğini düşünür. Yerine geçtiği yazarın eşi Marie (Paula Beer) ile yollarının kesişmesiyle ise olaylar oldukça ilginç bir hal almaya başlar…
Biraz fazla durağan bir şekilde başlayan Transit, ilk yarım saatinde bağlanmakta güçlük çektiğim bir film oldu. Fakat olayların gelişmeye başlamasıyla birlikte kendimi filmin içerisinde buldum ve film devamında son anına kadar akıcı bir şekilde devam etti. Filmin ana konusu belki biraz fazla “böyle şeyler sadece filmlerde olur” dedirtecek bir konu ama filmin işlenişi ve hissettirdikleri fazlasıyla gerçek. Özellikle başrol oyuncusu Franz Rogowski’nin performansı son derece etkileyici. Ona eşlik eden Paula Beer da oldukça güçlü bir performans ortaya koyuyor.
Savaşların insan hayatlarına ne derece sarsıcı etkiler bıraktığının ve toplumun her kesimini vurduğunu gösteren Transit, yılın iz bırakacak filmlerinden biri. Belki türünün en iyilerinden biri değil ama eğer türün sevenlerindenseniz şans vermek isteyebilirsiniz…
[…] en dikkat çeken yönetmenlerinden biri olan Christian Petzold, beğeni toplayan son filmi Transit‘in üzerinden kısa bir zaman geçmişken aynı başrollerle ve benzer temalar etrafında […]