2020 film sezonunu kapamak üzere olduğumuz şu günlerde bir yandan eldeki filmleri eritmeye çalışırken diğer yandan sürpriz yeni yapımlar karşımıza çıkmaya devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de Amazon Prime Video’da gösterime giren gençlik filmi “The Map of Tiny Perfect Things” oldu. Orijinalliğini haykıran muhteşem isminin yanı sıra bu sezonun şu ana dek en çok beğendiğim filmi olan Palm Springs benzetmeleri filme şans vermemi kaçınılmaz hale getirdi…

Mark (Kyle Allen), hayatından oldukça mutlu gözükmesine karşın onu riske atmaktan hiç çekinmeyen ve sihirli güçlere sahipmişçesine etrafındaki her şeye hakim bir gençtir. Çok geçmeden onun bu davranışlarının sebebinin bir zaman döngüsüne hapsolmuş olması olduğunu öğreniyoruz. Bizimle birlikte karakterimizin de bilmediği nokta ise aynı döngüyü her gün onunla birlikte yaşayan birinin daha varlığıdır. Gizemli davranışlar sergileyen güzel bir genç kız olan Margaret (Kathryn Newton), Mark’ın kendi halindeki bol tekrarlı ama mutlu hayatındaki tüm dengeleri değiştirecektir…

1993 yapımı Groundhog Day, sinema tarihinin en özgün, en yaratıcı, en şahane fikirlerinden birine imza atarak kendisinden sonraki pek çok film için ilham kaynağı oldu. Buna karşın bu yapımlardan hiçbiri aynı düzeyde başarı elde edemedi. Fakat Russian Doll dizisinin başarısı bu tip yeni işler için yapımcıları ve senaristleri cesaretlendirmiş olsa gerek ki aynı sezon içinde çok benzer konulu iki film birden izledik. Alt tür haline gelmeye başlayan bu konuyla ilgili genel görüşlerimi Palm Springs yorumumda detaylı açıkladığım için tekrara düşmemek adına bu kez çok sevdiğim bir tür olduğunu söylemekle yetineceğim…

The Map of Tiny Perfect Things’in en büyük artısı bu konuyu ilk işleyen film olmadığının bilincinde olması. Filmin yüksek tempolu giriş kısmı muazzam çekilmiş. Hem ilgi çekici bir başlangıç yapılarak filme bağlanmak kolaylaştırılmış hem de diğer filmlerin yaptıkları tekrar edilerek daha önce izlediğimiz bir filmi izliyormuşuz hissiyatının oluşması önlenmiş. Groundhog Day’e sürekli açık referans verilmesi de çok yerinde bir karar olmuş…

Filmin en büyük şanssızlığı ise elbette Palm Springs ile aynı döneme denk gelmiş olması. The Map of Tiny Perfect Things’in türe getirmek istediği yeniliklerin, türün içinde keşfettiği yeni detayların çoğunu zaten Palm Springs’te izledik. Üstelik Palm Springs’in konuyu ele alışı, varmak istediği nokta daha ayakları yere sağlam basan bir yapıdaydı. Seyir zevki olarak da daha erken çıkmasının da etkisiyle daha iyi bir konumdaydı…

Tabii filmin Palm Springs’ten iyi olmaması filmi kötü yapmıyor. Kendi başına değerlendirdiğimizde pek çok işi düzgün yapan, baştan sona keyifli, iyi yönetilmiş bir filmdi. Başrol seçimleri de oldukça başarılıydı. Özellikle Kathryn Newton giderek daha sık karşımıza çıkmaya başlayan bir isim ve bundan son derece hoşnutum. Filmin tek bocaladığı kısım ise ne yazık ki en önemli kısım olan final kısmıydı. Bana kalırsa her açıdan tatmin edici olmaktan çok uzak bir finaldi…

Eğer sizin de benim gibi Groundhog Day başta olmak üzere zaman döngüsü filmlerine zaafınız varsa The Map of Tiny Perfect Things, gözü kapalı izleyebileceğiniz keyifli bir film. Fakat muhteşem olmadığını bilmeli, beklentiyi çok da yükseklerde tutmamalısınız…

The Map of Tiny Perfect Things

7

Puan

7.0/10