2020 film sezonu şüphesiz Netflix’in film yayıncılığı anlamındaki altın yılı oluyor. Belki yılın en iyileri arasında Netflix yapımlarından söz etmek zor ancak hemen her hafta izlemeye değer, kalburüstü yapımları karşımıza çıkarabilmeleri takdir edilesi bir başarı. İşte o filmlerden biri de bu hafta karşımıza çıkan, Avustralyalı genç yönetmen Simon Stone’un üçüncü uzun metrajlı filmi olan The Dig…

İkinci Dünya Savaşı arifesinde İngiltere’deyiz. Edith Pretty (Carey Mulligan), küçük oğluyla birlikte yaşamını sürdürmekte olan bir soyludur. Sahip olduğu toprakların altında bir şeyler keşfedilebileceğini düşünür ve sıradan bir kazıcı olan Basil Brown’ı (Ralph Fiennes) işe alır. Basil Brown’ın bulguları dünya tarihini değiştirecek nitelikte olacaktır…

John Preston’ın yazdığı aynı isimli romandan uyarlanan The Dig, gerçek olaylardan yola çıkarak kurgulaştırılmış bir film. Arkeolojik kazıların tek başına bir film için çok yeterli bir malzeme olmadığı aşikar. Filmin arkasındaki isimler de bu durumun farkında olsa gerek ki ortadaki başarıyı tek başına filmin merkezine oturtmamışlar. Klasik film formüllerini delerek, farklı farklı ve çoğu zaman ilginç olayların birleştirilmesi şeklinde bir yapı oluşturmuşlar. Bunun da hiç fena işlemediği söylenebilir…

Arkeolojik kazıların tek başına film için yeterli olmadığını söyledim ancak elbette pek işlenmeyen ve ilgi çekici bir konu. Film kazılara sadece madde olarak bakmayıp, bunlar üzerinden zamanın akıcılığı ve insanların gelip geçiciliği üzerine düşündürüyor. Yaklaşmakta olan savaşı da bu noktada etkin kullanmayı ihmal etmiyor…

Bu yılki Promising Young Woman‘da izlemelere doyamadığımız Carey Mulligan bu filmde de başrol konumunda ve performansı yine çok başarılı. Fakat ona eşlik eden Ralph Fiennes’ın filmin asıl parlayanı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Tecrübeli oyuncunun iyi performanslarına alışığız ancak burada kariyerinin en iyileri arasında anılmayı hak edecek kadar iyi…

Filmin tartışmaya açık noktalarından biri Lily James’in karakteri üzerinden gelişen olay örgüsü. Filmin ilk yarısında gözükmeyen oyuncu ikinci yarıda birden sahneye çıkıp filmin başrolüymüşçesine, fakat bütünle çok bağlantılı gibi gözükmeyen bir hikayeyle karşımıza çıkıyor. Doğrusu ben Lily James’i yine yer aldığı her karede hayranlıkla izledim ve filmin odağını dağıtmasını sorun etmedim. Belki olay örgüsü ana hatlarıyla sıradan sayılabilecek ve alakasız gözüken bir hikayeydi ancak işleyişi hiç fena değildi ve özellikle kolye üzerinden diyalogların yaşandığı sahne filmin en iyi sahnelerindendi. Genel anlamda da Peggy karakterinin filmdeki parçaları birleştirme konusunda etkin rol üstlendiği söylenebilir…

Anlayacağınız The Dig, özgün bir konuya ve alışılmışın dışındaki bir olay örgüsüne sahip bir film. Bir bütün olarak başarılı bulsam da kusursuz olmaktan uzak ve bazı kısımlarının çok da iyi işlemediğini kabul etmek gerekir. Özellikle arkeolojiye ilginiz varsa mutlaka şans vermenizi öneririm…

The Dig

7

Puan

7.0/10