Koronavirüs pandemisine karşın online yayın platformları ve online film festivalleri sayesinde bu yıl yine pek çok film karşımızdaydı. Pandemiden asıl etkilenen filmler ise şüphesiz büyük bütçeli gişe filmleri oldu. Pek çok büyük film 2021’e hatta 2022’ye ertelenirken doğal olarak yılın en çok gişe yapan filmleri listesinde de sürpriz sonuçlar ortaya çıktı. Listenin en çok dikkat çeken filmlerinden biri de pandemi öncesinde, yılın ilk aylarında Amerika’da tüm zamanların en iyi oyun uyarlaması açılışı rekorunu kıran Sonic the Hedgehog oldu. Ben de özellikle yıllar sonra Jim Carrey’yi yeni bir filmde izleme isteğim sebebiyle, ülkemizde de Bein Connect’te gösterimdeyken filme şans vermek istedim…

Mavi rengiyle dünyamızda alışılmışın çok dışındaki bir görüntüye sahip bir kirpi olan Sonic (Ben Schwartz), kendi evrenindeki düşmanlarından kaçarken kendisini dünyamızda bulur. İnanılmaz yüksek bir hıza sahip sevimli Sonic’in dünyada da başını derde sokması çok sürmez. Çılgın bir bilim adamı olan Dr. Robotnik (Jim Carrey), Sonic’in peşine düşerken aşırı hızlı kirpimizin edindiği polis dostu Tom (James Marsden) en büyük destekçisi olacaktır…

Sega’nın unutulmaz oyun karakteri Sonic the Hedgehog, pek çoğumuzun hayatında bir şekilde küçük de olsa yer edinmiş olsa gerek. Doğrusu hiçbir zaman Sonic oyunlarının büyük hayranı olmasam da çeşitli oyunlarını oynamışlığım ve dolayısıyla karaktere sempatim vardı…

Animasyon ile gerçek dünyayı birleştirebilmek hiç kolay bir iş değil ve geçmişte elde patlamış pek çok örneği mevcut. Daha önce yönettiği tek film olan animasyon kısasıyla Oscar adaylığı kazanan Jeff Fowler yönetmenliğindeki teknik ekip bu konuda muazzam bir iş çıkarmış. Sonic karakterinin tasarımı çok başarılıydı, daha da önemlisi gerçek dünyayla uyumu çok iyiydi. Bu yönden geçen yıl izlediğimiz Pokemon Detective Pikachu‘nun izini başarıyla takip ettiği söylenebilir…

Elbette ki filmin senaryo yönünden pek yüksek bir kalite vaat ettiği söylenemez. Zaten film de kendisini hiçbir anında fazla ciddiye almıyor. Klasik bir dostluk hikayesi, çoğunlukla tahmin edilebilir aksiyon sahneleri… Yine de filmin vaat ettiği bir şey varsa o da izleyene keyifli vakit geçirmek ki bu konuda hiç fena olmadığı söylenebilir. Özellikle yavaşlatılmış aksiyon sahneleri özgün bir seyir zevki sunmuş…

Filmi izleme sebeplerimden biri olan Jim Carrey’nin kötü adam performansı da pek keyifliydi. Usta oyuncu son dönemde özel hayatında yaşadığı sıkıntıların da etkisiyle kendini sektörden uzak tutmuştu. Bu filmin hem hala çok yetenekli olduğunu, hem de büyük gişe getirme potansiyeli olduğunu göstermesi açısından değerli olduğu söylenebilir. Umarım kendisini daha çok ve daha iyi filmlerde görürüz ilerleyen dönemde… Jim Carrey dışında ise filmdeki oyunculuklar genel olarak çok zayıftı. Başroldeki James Marsden çok sönük bir tercih olmuş. Sonic ile arasındaki dostluğu izleyiciye pek geçirememiş. Onun kız arkadaşı rolündeki Tika Sumpter, Razzie adaylığını zorlayacak derecede kötüydü…

Uzun lafın kısası Sonic the Hedgehog, düşük beklentilerimi karşılayan ve iyi vakit geçirtmeyi başaran bir film oldu. İkinci filminin de geleceği şimdiden kesinleşmiş ve zaten ilk filmin sonu ikincisine açık kapı şeklinde. Eğer ilk filme yakın tepkiler alırsa ve ilk film gibi kısa bir süreye sahip olursa onu da izleme listeme almam oldukça muhtemel gözüküyor…

Sonic the Hedgehog

5.5

Puan

5.5/10