The Brutalist (2024)

Bu yılki ödül sezonunun en çok ses getiren filmlerinden bir tanesi Vox Lux ile adından söz ettiren genç yönetmen Brady Corbet’tan geldi. Üç buçuk saati aşan aşırı uzun süresiyle gelmiş geçmiş en uzun süreli Oscar adayı filmler arasına adını yazdıran film, uzun süresinin etkisiyle Filmekimi’nde geniş yer bulamadığı gibi az kalsın vizyonu da es geçecekti. Neyse ki Oscar’daki güçlü görüntüsü sonrası film vizyona girdi ve sinemada izleme şansı yakaladım… İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrası Amerikasındayız. Savaşta hayatta kalmayı başarabilmiş Macar mimar Laszlo Toth’un (Adrien Brody) Amerika’da tutunmaya çalışma hikayesini izliyoruz filmde… Filmin uzun süre içerisinde değindiği pek çok konu var. Benim en çok ilgimi cezbeden yanı mimari bir dehayı iş başında izlemekti. Adrien Brody’nin unutulmayacak performansının da etkisiyle ana karakterin ilgi çekiciliği film boyunca filme ilgiyi canlı tutuyor. Savaş sonrası psikolojisi, uyuşturucu bağımlılığı bunlar arasında diğer dikkat çekici olanları… Filmin zayıf tarafı ise tatmin edici olmayan finali. Özellikle filmin ikinci kısmında bir kilit sahne var ki altı doldurulmamış ve filmin genelini zedeleyen bir sahne… Teknik açıdan oldukça başarılı olan filmin stil sahibi jenerik kısmını ayrıca beğendim. Adrien Brody, The Pianist’teki unutulmaz performansından 23 yıl sonra benzer tarzda bir performansla ikinci Oscar’ını almaya yakın. Oscar’ı alamazsa tek sebebi daha önceden benzer rolle ödülü almış olması olur… Felicity Jones yardımcı rolde oldukça iyi, hak edilmiş bir Oscar adaylığı. Oscar adaylığı alan bir diğer isim olan Guy Pearce performansını ise sıradan buldum… The Brutalist, sinemada izlenmeyi hak eden ve son yıllarda benzerlerini çok göremediğimiz türden epik bir film. Fakat yılın en en iyileri arasında olduğunu da düşünmüyor ve tekrar izlemeyi isteyeceğimi pek sanmıyorum…

The Brutalist
7.5

Wallace & Gromit: Vengeance Most Fowl (2024)

İngilizlerin ünlü serisi Wallace & Gromit, her nasılsa bugüne kadar hiçbir şekilde radarıma girmemişti, varlığından dahi bihaberdim. İlk tanışmam ise bu yıl Netflix filmi şeklinde yayınlanan “Vengeance Most Fowl” ile oldu. Eksantrik bir mucit olan Wallace, yeni bir yapay zeka robotu geliştirmiştir. Zaten hak ettiğinden daha az değer gördüğünü düşünen Gromit ise bu yapay zekaya mesafelidir. Yapay zekanın kötü amaçlara emel edilmesi kahramanlarımızı çeşitli maceralara sürükler… 2024, animasyon sineması açısından altın bir yıl oldu. İzlediğim her filmle bu düşünce daha da pekişiyor. Vengeance Most Fowl da bu konuda bir istisna değil. Özgün karakterleriyle, keyifli detaylarıyla oldukça eğlenceli bir seyirlik. Süreyi gereksiz uzatmayıp tadında bırakması da takdire değer. Yılın es geçilmemesi gerekenlerinden…

Wallace & Gromit: Vengeance Most Fowl
8.0

A Different Man (2024)

The Substance’ın fırtınalar estirdiği sinema yılı içerisinde onun kadar ses getirmese de benzer sularda gezen bir önemli film daha vardı. Oscar’da makyaj dalında adaylık almayı başaran A Different Man’den bahsediyorum pek tabii… Aaron Schimberg yönetmenliğindeki film, deforme bir yüze sahip aktörün mucizevi bir şekilde iyileşmesi, fakat bu iyileşmenin çok da iyi şeyler getirmemesini konu alıyor… Bu yıl iki filmle birlikte yıldızlaşan Sebastian Stan, başrol performansıyla filmi sırtlarken The Worst Person in the World ile yıldızlaşan Renate Reinsve yardımcı kadroda filmi sevmeyi kolaylaştırıyor… Filmin vermek istediği mesaj bir hayli değerli, bunu kara mizah üzerinden yapması da daha etkili kılmış. Fakat son kısımda bu mesaj çabası işlerin fazla çığırından çıkmasına sebep olmuş ki daha düşük noktadaki bir finali tercih ederdim…

A Different Man
7.5

How to Make Millions Before Grandma Dies (2024)

Bu yılın ünlü sinema sitelerinde en yüksek izleyici puanı toplayan filmlerinden biri Tayland’ın Oscar adayı olarak seçilen How to Make Millions Before Grandma Dies oldu. Yüksek beklentiyle başladığım filmi ne yazık ki pek sevemedim… Ölümcül bir hastalık teşhisi konan büyükannesinin bakımını üstlenen ve yaşlı kadının mirasından yararlanmayı uman genç M’in yaşlı kadınla yakın ilişkisini konu alan filmin duygusu bana pek geçmedi. Daha önce görmediğimiz türden pek bir şeyler sunduğunu da söyleyemem. Doğrusu neden çok sevildiğini anlamlandıramadım. Belki kaliteli görüntü yönetimi ve prodüksiyon tasarımı haricinde…

How to Make Millions Before Grandma Dies
5.0

A Complete Unknown (2024)

İlk olarak 2005 yapımı Walk the Line filminde tanıdığım yönetmen James Mangold, sonrasında da işlerini takip ettiğim ve aşırı gişeye oynayan işler yapmadıkça beğenimi kazanan bir yönetmen olmaya devam etti. Yönetmenin efsane şarkıcıların biyografi filmlerinin revaçta olduğu bir dönemde yeniden bu türe dönüp Johnny Cash ile yakın dönemde yıldızlaşmış, yakın türlerde eserlere imza atmış Bob Dylan’ın biyografisiyle karşımıza çıkışı heyecan vericiydi… Sanatçının kariyerinin doğuş yıllarına odaklanan film, çevresindeki olaylara kayıtsız kalamayan ve müziğini olaylar etrafında şekillendiren bir adamı ele alıyor. Onun şöhretle baş etmekteki zorluklarını ve müziği üzerindeki etrafındaki baskıları vurguluyor… A Complete Unknown, iyi çekilmiş iyi oynanmış bir film. Başrolde Timothee Chalamet, kariyerinin en iyi performansını sergilemiş ve Oscar adaylığını hak etmiş. Edward Norton, Monica Barbaro ve Elle Fanning filmin diğer iyileri… Nispeten uzun sayılabilecek süresine rağmen filmin akıcı olmasını sağlayan temel faktör içerisindeki bolca kaliteli müzik… Ana karakterin pek sevilebilir olmaması ise filmi daha çok sevip bağra basmanın önündeki önemli engel…

A Complete Unknown
8.0