Ülkemizde 2015’in sinema çevrelerince en çok tartışma konusu olan filmlerinden biri Mustang oldu. Pek çok festivalden, ödül töreninden ödül ve adaylıklarla dönen film buna karşın ülkemizin Oscar komitesi tarafından Oscar yarışçımız olarak seçilmedi. Bu durumu fırsat gören Fransa ise Cannes’da Altın Palmiye kazanan filmi Dheepan yerine Mustang’i Oscar’a gönderme kararı aldı. Tabii Fransa’ya bu hakkı veren durum yapımcıların yarısının Fransız olması, dolayısıyla Türk & Fransız ortak yapımı olma özelliği taşıması.
Mustang, Türkiye’de küçük bir köyde yaşayan beş kız kardeşin dramını konu alıyor. Bu beş kardeşten en küçükleri olan Lale içlerinden biraz daha öne çıkanı ve hikayeye onun gözünden bakıyoruz. Doğrusu ben bu dram dolu hikayeyi sevdim. Genç yönetmen Deniz Gamze Ergüven yönetmenlik anlamında gayet iyi iş çıkarmış ve filmi ilgiyle izlettirmeyi başarmış. Fakat gel gelelim filmin inandırıcılık anlamında çok ciddi problemleri var…
Hikayedeki beş kardeşimiz Türkiye’de örnekleri neredeyse hiç olmayacak kadar özgürlüklerine düşkün bir yaşam tarzını benimsemişler. Gerek giyim tarzlarıyla gerekse karşı cinse olan yakınlaşmalarıyla Türkiye’deki bir köy için fazla aykırı durumdalar. Fakat bir gün her ne oluyorsa bu annesi, babası olmayan beş kızın babaanneleri kızların yanlış yolda olduğunu düşünerek inanılmaz bir baskı uygulamaya başlıyor. İşin inandırıcılıktan uzak kısmı da burada başlıyor. Özgürlüklerine düşkün olarak gösterilen kızlarımız ise sus pus olup boyun eğiyorlar, hiçbir mücadele vermiyorlar. Biri hariç…
Mustang belki Türk yapımı olarak değil de yabancı bir yapım olarak karşımıza çıksaydı daha başarılı bulabilirdik ama bu haliyle Türkiye gerçekleriyle pek örtüşmediğini görmezden gelemiyoruz. Yine de iyi yönetilmiş, iyi oyunculukların olduğu sürükleyici ve ilgi çekici bir yapım Mustang. Belki bahsettiğim problemleri olmasa çok daha sevebilirdim ama bu haliyle yeterince iyi olamamış bir film…
Yorum Yazın