Birlikte çektikleri ilk filmleri Swiss Army Man ile kendi yılının en çok tartışılan filmlerinden birine imza atan Daniel Kwan ve Daniel Scheinert ikilisi, altı yıl sonra çılgın bir geri dönüşle karşımızdalar. Aynı zamanda bir A24 yapımı olan Everything Everywhere All at Once, hiç hesapta yokken sinema dünyasının gündemini adeta alt üst etti ve pek çok yerde gelmiş geçmiş en iyi filmler arasında anılmaya başlandı. Hal böyle olunca arşa çıkarmamaya çalıştığım yüksek beklentimle birlikte ilk fırsatta sinemanın yolunu tuttum…

Evelyn (Michelle Yeoh), ailesiyle birlikte Amerika’da çamaşırhane işletmekte olan Çinli göçmen bir kadındır. Eşcinselliğini kabullenmekte güçlük çektiği kızı Joy (Stephanie Hsu) ile türlü anlaşmazlıklar içerisindeki Evelyn, bu durumu ziyarete gelen babası Gong Gong’a (James Hong) söylemeye çekinir. Öte yandan Evelyn’in eşi Waymond (Ke Huy Quan) ile de türlü sorunları mevcuttur. Tüm bu ailevi sorunların yanı sıra Evelyn’in başı vergi memurlarıyla da derde girer. Vergi memurlarıyla olan görüşme sırasında paralel evrenlerin varlığını ve onlar arasında seyahat etmenin yolunu öğrenmesiyle pek çok evrende türlü maceralar başlar…

Paralel evrenler, hem sinemada hem de popüler bilimde son yılların en revaçtaki konularından biri. Özellikle Marvel filmlerinin bu konulara yoğunlaşmasını arttırması hemen her tür sinema izleyicisinin bu konuya çok aşina bir hale gelmesini sağladı. Şahane bir isme sahip olan Everything Everywhere All at Once ise bugüne kadar yapılmış en iyi paralel evren filmi olabilir. Konuyu büyük bir ciddiyetle, oldukça geniş kapsamla ele alan film, izleyiciye aktarım şeklini ise yer yer son derece absürtleşen bir aksiyon komedisi olarak seçerek izleyiciyi türler arasında çılgın bir gezintiye çıkarıyor…

Paralel evren konusu pek çok felsefik konuyu da beraberinde getiriyor. Hayatımızda aldığımız her kararın bizi getirdiği farklı noktalara dikkat çeken film, kişinin kendi hayatını gözden geçirip kendisine, aldığı kararlara ve geleceğine daha bütüncül bir açıdan bakmanın perdelerini aralıyor. Bununla birlikte aile ilişkilerinin önemi, hayatın genel anlamlılığı ya da anlamsızlığı filmin ilgilendiği konular arasında…

Son derece hızlı bir kurguya sahip olan Everything Everywhere All at Once, izleyiciyi epey zorlayan talepkar bir film. Doğrusu ben de filmi izlediğim esnada her şeyi idrak etmekte güçlük çektim. Pek çok şey, filmi izlemeye devam ettikçe daha anlamlı gelmeye başladı. Filmin yaptığı işin asıl anlam kazanması, başardığı işin büyüklüğü ise film bittikten sonra üzerine düşündükçe yerine oturmaya başladı…

Her ne kadar filmin kendi türü içindeki başarısını ve hatta genel anlamda sinemadaki çığır açıcı yönlerini kabul etsem de tamamen kusursuz bir başyapıt olduğunu da düşünmüyorum. Filmin en eleştirilebilir noktası, çıkış noktasıyla çelişki gibi gözükse de çok fazla şeyi birden yapmaya çalışması. Sonsuz eğlence potansiyeli vaat eden konunun karmaşıklık düzeyi biraz azaltılarak izleyici açısından seyir zevki daha yüksek hale getirilebilirmiş. Bununla birlikte filme büyük keyif katan absürtlüğün dozunun yer yer fazla kaçırılmasından da pek hoşnut kalmadım. (Hayır; sosisler, kayalar ya da rakunlardan bahsetmiyorum. Hepsine ayrı ayrı bayıldım.)

Filmin başrolünde yer alan Michelle Yeoh, zor bir karakterin üstesinden başarıyla gelmiş. Filmin içerisinde karakterin türlü ruh hallerini başarıyla yansıtmış. The Marvelous Mrs. Maisel’ın son sezonlarından tanıdığımız Stephanie Hsu, halen çocukken oynadığı Indiana Jones rolüyle tanınan Ke Huy Quan, 93 yaşını devirip bugüne dek yüzlerce filmde yer alan emektar James Hong ve de Jamie Lee Curtis filmin diğer öne çıkan isimleri arasındalar. Eğer filmin rüzgarı sezon sonuna kadar taşınabilirse gelecek yılın Oscarlarında hem filmi en iyi film kategorisi ve pek çok teknik kategoride, hem de kadrodaki pek çok ismi oyunculuk dallarında adaylar arasında görmemiz mümkün. Tabii bu konuda filmin erken gösterim tarihi ciddi bir handikap…

Everything Everywhere All at Once, sinema sanatının sınırlarını zorlayan, son yıllardaki en aykırı yapımlardan biri. Herkesin beğenebileceği bir film olmadığı net, fakat sevenlerinin abartılı tepkilerini de anlamak çok kolay. Filmin arthouse sinema ile popüler sinemanın birbirlerine en çok yaklaştığı filmlerden biri olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Her ne kadar izlerken her anından çok büyük keyif aldığımı söyleyemesem de filmi yeniden izlemek için şimdiden sabırsızlanıyorum. Defalarca izlenip her defasında yeni detaylarla yeni anlamların keşfedilebileceği Everything Everywhere All at Once için ilk deneyiminizin sinemalarda olmasını tavsiye ederim…

Everything Everywhere All at Once

8.5

Puan

8.5/10

2 Responses

  1. Oscar 2023 Adayları - izleryazar

    […] öncesinden bu yana yarışın favorisi konumunda bulunan Everything Everywhere All at Once aldığı 11 adaylıkla gücünü bir kez daha gösterdi. Yarışın diğer favorisi The Banshees […]