2010’lu yıllara damga vuran gişe filmlerinden bahsedecek olursak ilk anmamız gereken seri Marvel’ın 2008’de Iron Man ile startını verdiği Marvel Sinematik Evreni serisi olsa gerek. Belki serinin bazı filmlerini sevdim bazılarını yerin dibine gömerek kendi yıllarının en kötülerinden ilan ettim, bazılarını ise hiç merak etmeyerek izlemedim bile. Fakat 22 filmlik serinin ticari açıdan elde ettiği dev başarı inkar edilemez nitelikte. Çoğu zaman gişe sinemasının süper kahramanlık filmlerine indirgenmesini eleştirsem de bu başarının arkasında bir yapımcılık başarısı olduğu ve serinin sağlam temeller üzerine kurulduğu da bir gerçek. Geçtiğimiz yıl izlediğimiz Avengers: Infinity War ise adeta Marvel’ın gövde gösterisi niteliğindeydi ve bana göre de serinin zirvesiydi, seriye yeniden ilgi gösterme sebebimdi. O filmin devam niteliğinde olan ve birazdan konuşacağımız Avengers: Endgame de o filmin devam niteliğinde, aynı zamanda Marvel Sinematik Evreni’nin bir döneminin finali niteliğinde önemli bir film. Hal böyle olunca beklentiler o kadar yükseldi ki serinin tek tük 1-2 filmi dışında hiçbir filmini sinemada izlememiş ben bile ilk kez bir film için gidip haftalar öncesinden ön sipariş vererek ilk haftasında sinemanın yolunu tuttum…

Endgame’i ilk çıktığı günlerde sinemada, serinin koyu fanatikleriyle birlikte tıka basa dolu bir salonda izlemek filmin şu sıralar neden tüm zamanların en iyi filmleri listelerini zorlayıp gişede rekorlar kırdığını daha iyi anlamamı sağladı. Infinity War tekdüze bir şekilde ilerleyen serinin en beklenmedik, en çarpıcı filmiydi. Endgame de Infinity War’un açtığı yolu takip eden bir film. Belki sinemanın önemli filmlerini yalayıp yutmuş izleyiciler için çok büyük yenilikler sunmayabilir ama çoğunluğu gençlerden oluşan ve gişe filmleriyle yaşayan kitle için çok fazla yenilik sunuyor. Bununla birlikte izleyicinin karakterlerle geçmiş filmlerden kurduğu sıkı bağlar da bu yeniliklerin coşkuyla karşılanmasını sağlıyor. Şunu da söylemek lazım seriyle hiç alakası olmamış kişiler bile Infinity War ve Endgame ikilisini izleyerek ciddi keyif alabilirler…

Endgame, hakkında konuşmanın da yazmanın da çok zor olduğu bir film. Çünkü film hakkında tat kaçırıcı bilgi (spoiler) vermeden konuşmak çok zor. Bu nedenle bu yazı spoiler içeren istisnai izleryazar yazılarından bir tanesi olacak. Infinity War ve özellikle de Endgame izlememiş kişilerin yazıya filmi izledikten sonra devam etmeleri önerilir.

Son Uyarı: Yazının bundan sonraki kısmı spoiler içermektedir!

Infinity War’un belki de en önemli özelliği Marvel evreninde ilk kez ana karakterleri çaresizliğe sürükleyen, sağlam motivasyonlu çok güçlü bir kötü kahraman oluşturmayı başarmasıydı. Dünyanın gidişatından memnun olmayan Thanos, çareyi insanlığın yarısını ortadan kaldırmakta bulmuştu. Thanos’un başarıya ulaşmasıyla da Marvel evreninde pek çok önemli karakter bir anda ortadan kalkmış oldu. Hiç şüphesiz ki böylesi bir final, Marvel evreni için inanılmaz radikal bir karardı ve Endgame için beklentilerin tavan yapmasının sebebiydi. Her ne kadar olayları nereye bağlayacakları ciddi anlamda merak etmiş olsam da her şeyin yeniden toz pembeye bağlanıp Infinity War’un büyüsünün bozulmasından endişeliydim…

Aslında pek çoğumuzun filmle ilgili tahmini az çok aynı olsa gerek. Geçen filmden geriye kalan ekip yanlarına evrenin en güçlü karakteri olduğu söylenen Captain Marvel’ı da alacaklar ve Thanos’u haklayarak intikamlarını alacaklar. Sonra da bir yolunu bularak gidenleri geri getirecekler… Aslında olaya bu şekilde özet olarak bakınca tam da beklediğimiz gibi oluyor. Fakat olayların oluş şekliyle film, izleyiciyi ciddi şekilde şaşırtmayı başarıyor. Infinity War’da karşı konulamayan Thanos, daha filmin başında Captain Marvel’ın da devreye girişiyle kolayca öldürülüyor. Sonrasında ise bir anda kendimizi beş yıl sonrada buluyoruz. Tesadüfi olaylar sonucunda, Ant-Man aracılığıyla kahramanlarımız zaman yolculuğunu keşfediyor ve filmin ekseni bir anda zaman yolculuğuna, paralel evrenlere kayıyor…

Endgame, pek çok duyguyu bir arada yaşatan ve sinemanın gücünden en iyi şekilde faydalanan bir yapım. Komedisi güçlü, dramatik sahneleri güçlü, bilim-kurgu yanı hiç fena olmayan bir iş…

Sanırım ben Endgame’in en çok komedi yanını sevdim. Kilo alarak eski görüntüsünden uzaklaşan Thor’un sahnelerinden inanılmaz keyif aldım ki bu karakter normalde pek sevemediğim Marvel karakterlerinden biriydi. Komedi yönü bu denli güçlü bir karaktere dönüşmesi keyifli. Hulk ve Bruce Banner’ın tek vücutta birleşmesi de Endgame’in en keyifli yanlarından biriydi. Hulk’ı ilk kez bu filmde bu kadar sevilebilir bir karakter olarak görüp sahnelerinde epey eğlendim.

Birkaç ay önce gösterime giren ve Marvel fanlarını ikiye bölen Captain Marvel’ın filmdeki etkinliği ise şaşırtıcı derecede azdı. Hem sahneleri azdı, hem de bunca zamandır karakterin önemine yapılan vurguların bir karşılığını göremedik. Sahneleri de çok zayıf yazılmış gibiydi. Bunda da asıl sebep fan tepkilerinden çekinmek olsa gerek…

Ve evet elbette bahsetmemiz gereken bir karakter daha var ki o da Tony Stark. Bana göre Marvel Sinematik Evreni’nin başarısında en büyük paylardan biri Robert Downey Jr. ile Iron Man’in bu kadar muhteşem bir şekilde birleşmesi. Bu film de onun için harika bir veda filmi. Filmin en dramatik sahneleri onun sahneleriydi, özellikle kızıyla kurulan bağ çok anlamlıydı ve filmin değerini ciddi şekilde arttırdı… Oyunculuk anlamında da Robert Downey Jr. bu filmde zirveye ulaşıyor ve bugüne kadarki Marvel filmlerindeki en iyi performanslardan birine imza atıyor… Tabii dev isimlerle dolu inanılmaz geniş kadrodaki herkesten bahsetmek için tamamen ayrı bir yazı yazmak gerekir…

Avengers: Endgame, gerçek anlamda başarılı bir veda filmi. Üç saatlik süresine bağlı olarak yer yer sarkmış hissi yaratsa da güldüren, hüzünlendiren, kendini ilgiyle izlettiren bir film. Back to the Future başta olmak üzere türünün önemli filmlerine referans vermeyi ihmal etmeyen, Marvel standartlarının çok üstünde bir gişe seyirliği. Sinemadayken izlemelisiniz…

Avengers: Endgame

8

Puan

8.0/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.