Yüksek bütçeli, bol efektli aksiyon filmleriyle seveni de sevmeyeni de çok olan Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro kendisine ün ve prestij kazandıran Pan’s Labyrinth filminin ardından bir türlü bekleneni verememişti. Yönetmenin yeni filmi The Shape of Water ile ilgili de beklentiler ilk başta pek yüksek olmasa da Venedik’teki açılışından bu yana epey ses getiren film, 2017’nin en çok konuşulan filmlerinden biri oldu ve şimdilerde de Oscar’ın en büyük favorileri arasında adı anılıyor…

The Shape of Water, benim pek sevdiğim söylenemese de yönetmenin başyapıtı olarak değerlendirilen Pan’s Labyrinth ile bir takım benzerlikler gösteren, benzer yolda ilerleyen bir film. Hikayemizin merkezinde uzak sulardan bulunarak getirilerek Amerika’nın gizli bir tesisinde tutulan tuhaf bir yaratık bulunuyor. Bu tesiste temizlikçi olarak çalışan iki kadın Elisa (Sally Hawkins) ve Zelda (Octavia Spencer) hikayemizin odak noktasındalar. Bunlardan dilsiz olan Elisa, bu gizemli yaratığa ilk andan itibaren büyük ilgi duyuyor ve herkesin korktuğu, kötü davrandığı bu yaratıkla iletişim kurmaya çalışıyor…

Pan’s Labyrinth’te 1940’lar İspanya’sına giden Guillermo del Toro, The Shape of Water’da ise 1960’lara giderek Amerika ve Rusya arasındaki soğuk savaş dönemine fantastik bir hikaye yerleştirmek istemiş. Aslında yönetmenin bu seçimi bir hayli gereksiz olmuş ve filme hiçbir şey katmadığı gibi ilgiyi başka yerlere dağıtmış. Belki Del Toro’nun Amerikalıya kötü karakteri, Rus’a iyi karakteri uygun görmesi cesur olarak nitelendirilebilir ama bu da beni ikna etmek için yeterli olmadı…

The Shape of Water, teknik yönden oldukça başarılı bir film. Guillermo del Toro’nun film içerisinde tartışılabilecek pek çok tercihi olsa da genel olarak ilgi çekici bir atmosfer yaratmayı bilmiş. Bu atmosferdeki en büyük paylardan biri de şüphesiz filmin müziklerini besteleyen Alexander Desplat’a ait.

Saf bir aşkın hikayesi olan The Shape of Water, bu aşkı izleyiciye inandırma konusunda ise pek başarılı sayılmaz. Elisa ve yaratık arasındaki ilişki çok hızlı gelişiyor ve herhangi bir şekilde bu tuhaf aşkla bağlantı kurabilmek pek mümkün olmuyor. Buna karşın insanların bilmedikleri şeylere karşı olan sert tutumları, onlarla iletişim kurmaktansa onlardan güçlü olduğunu gösterme çabalarının bir kez daha göze sokulması filmin artılarından kabul edilebilir. Hem bahsettiğim bu durum, hem de bilinmeyenle sessiz iletişim kurma konusu ister istemez akıllara geçen yılki Arrival’ı getiriyor. Fakat, The Shape of Water hiçbir yönden o derece etkili bir film değil…

Güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip olan The Shape of Water’da herkes rolünde başarılı, fakat Elisa rolündeki Sally Hawkins’in birkaç adım öne çıktığını söylemek mümkün. Film boyunca konuşmadan, mimikleriyle etkileyici bir performans sunan Hawkins, Oscar adaylığını hak ediyor. Ona eşlik eden Octavia Spencer aslında yine her zaman alışkın olduğumuz rolüne devam ediyor gibi gözüküyor. Kendisini izlemekten her zaman keyif aldığım için bu duruma itirazım yok ama beklendiği şekilde Oscar adaylığı alırsa çok da hak ederek alındığını söyleyemeyeceğim, tıpkı geçen yılki Hidden Figures’te olduğu gibi… Kötü adam rolündeki Michael Shannon da alışılmış performanslarından birini sunuyor. Etkili bir kötü karakter ve filmin seyir zevkine ciddi katkıda bulunuyor. Richard Jenkins’i çok sevsem ve kaliteli bir performans gösterdiğini düşünsem de rolünü pek pasif ve filme katkısını zayıf buldum. Buna karşın ödüllerde adı hiç anılmayan (daha çok Call Me by Your Name’de öne çıktığından olsa gerek) Michael Stuhlbarg burada da ciddi katkı sunuyor…

Özetle The Shape of Water farklı konusu, başarılı atmosferi, kaliteli oyunculuklarıyla ve iyi çekilmiş bazı sahneleriyle izlenilebilir bir film olsa da pek çok eksiği bulunan, yılın gereğinden fazla abartılan filmlerinden biri. Anlattığı saf aşka inanması zor, gereksiz yere soğuk savaş meselesine girmeye çalışmış ve hatta aşırı zorlama bir şekilde sinema tarihine saygı gösterisinde bulunmaya çalışmış bir film. Yine de yılın önemli sinema olaylarından biri, es geçmeyerek izleyin ve kendi kararınızı verin derim.

The Shape of Water

6.5

Puan

6.5/10

1 Yorum

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.