Amerikan bağımsız sinemasının son dönemde dikkat çekmeye başlayan genç yönetmenlerinden olan Brett Haley ile ilk tanışmam 2018 yapımı Hearts Beat Loud ile olmuştu. Damakta bıraktığı özgün tat sonrası sonraki işlerini merak ettiğim yönetmenin başrolünde Elle Fanning’in yer aldığı popüler bir roman uyarlamasının başına geçmesi beni kazanmayı garantilemesine yol açtı. Ne var ki aldığı ortalama yorumlar sonrası Şubat sonunda Netflix’te gösterime giren filmi izlemeyi şimdiye kadar erteledim. Neyse ki izlediğime pişman etmeyen bir film buldum karşımda…
Violet (Elle Fanning), yaşadığı travmatik bir olay sonrası hayata küsmüş ve intihara karar vermiş bir genç kızdır. Henüz filmin ilk sahnesinde Violet’in intiharıyla karşılaşıyoruz. Tam da köprüden atlama anında orada Violet’e rastlayan Finch (Justice Smith) ile birlikte Violet’in hayatı değişmeye başlıyor… Çok geçmeden Finch’in de psikolojik problemlerle boğuşan biri olduğunu anlıyoruz. Filmde de iki karakterin birbirlerine olan etkilerini izliyoruz…
All the Bright Places benim için ilk yarısıyla ve ikinci yarısıyla keskin şekilde ayrılan filmlerden oldu. Filmin sürece daha uzun olan ilk kısmını pek sevdim. Hem oyunculuk performansları hem de roman uyarlaması olduğunu belli eden kaliteli replikleriyle filme bağlanmam kolaylaştı. Fakat ikinci kısımdaki hikayenin gidişatını sevemedim. Violet’in yaşadığı buhranın aktarılması ne kadar başarılıysa Finch’inki bir o kadar başarısızdı. Karakterin yaşadıkları bana hiç geçmedi ve verdiği kararlara anlam vermekte güçlük çektim…
Seçtiği projeler ve gösterdiği performanslarla ablasını şimdiden geride bırakan Elle Fanning, burada da çok başarılı. Özellikle filmin ilk yarısındaki duygunun geçmesinde payı büyük. İlk kez Pokémon Detective Pikachu‘da izlediğim Justice Smith de fena değildi. Karakterin problemi daha çok senaryoyla ilgiliydi. İki oyuncu dışında ise dikkat çeken bir karakter veya oyuncu ise yoktu. Belki Keegan-Michael Key’in küçük varlığından söz edilebilir…
Neticede All the Bright Places, izlediğime hiç pişman olmadığım ve özellikle ilk yarısını çok beğendiğim bir film oldu. Gerek şarkı seçimleri, gerek yönetmenliği gerekse de kaliteli replikleriyle değerli bir filmdi. Fakat ikinci yarısındaki karakter kararlarıyla kaçan bir fırsata dönüşmüş, daha doğrusu ne anlatmaya çalıştığı belli olmayan bir filme… Yine de özellikle Elle Fanning seviyorsanız ya da bu tip gençlik romanı uyarlamalarına meraklıysanız gönül rahatlığıyla şans verebilirsiniz…