Sekiz yıl önce henüz dijital yayıncılık fırtınası başlamamışken Amerikan televizyonlarında Chuck Lorre fırtınası esmekteydi. Önce Two and a Half Men ile büyük başarı elde eden yapımcı, ardından The Big Bang Theory ile uzun yıllar boyunca ekranların en çok izleneni olacak bir işe imza attı. Böyle bir ortamda başlayan yapımcının yeni dizisi Mom için de beklentiler yüksekti. The West Wing ile 4 Emmy kazanan Allison Janney ve hatrı sayılır bir popülerliğe sahip Anna Faris’in başrollerde olmasının da beklentilerde payı vardı elbet. Fakat doğrusu yayına girer girmez merakla başladığım dizi, ilk bölümlerde bu beklentileri pek karşılayamamıştı. Zaman içerisinde bambaşka noktalara evrilen dizinin 8 sezonu devirip, eleştirel saygınlığa kavuşacağını o günlerden kestirmek kolay değildi…

Alkolik bir anne olan Christy’nin (Anna Faris), kendisinden bile daha kötü ve daha alkolik bir anne olan Bonnie’yle (Allison Janney) yıllar sonra yeniden buluşmasıyla gelişen olayları ele alan dizi, ilk etapta “Two and a Half Men’in çocuklu bir kadın versiyonu” gibi yakıştırmalara maruz kalmıştı. Üç kuşak anne-kız ilişkilerine odaklanan dizinin sunduğu tat şüphesiz çok daha farklıydı. Fakat sezonlar ilerledikçe dizinin odak noktası değişerek alkolü bırakmak isteyen kadınların dayanışmasına dönüştü. Hatta bu uğurda pek çok karakter feda edilerek diziden uzaklaştırıldı. Öyle ki dizinin ilk bölümüyle son bölümünün sadece tek bir ortak oyuncusu kaldı…

Günümüzde herhangi bir dizi için çok uzun bir yayın süresi olarak kabul edilebilecek sekizinci sezonda Mom’ın final yapması kimseler için sürpriz değildi. Sürpriz olan ise dizinin başrol oyuncusu Anna Faris’in diziden ayrılma kararıydı. Dizinin başrolü olan Anna Faris için Mom, kariyerinin belki de en önemli işiydi. Ayrıca rol arkadaşı Allison Janney diziye devam ettiği süreçte araya bir Oscar ödülü sıkıştırırken Anna Faris’in yoğun bir takvimi yoktu. Hal böyleyken ve bitime bir sezon kalmışken bu çok sürpriz ve tatsız bir ayrılıktı…

Anna Faris’in tatsız ayrılığına karşın dizinin bu durumla çok iyi baş ettiği söylenebilir. Zaten Allison Janney’nin canlandırdığı Bonnie karakteri zaman içerisinde iyiden iyiye dizinin merkezine oturmuş ve başrol haline gelmişti. Christy’nin üniversiteye gönderilmesinin dizinin tadına ve konu genişliğine olumsuz etki ettiği bir gerçek olsa da bu etki korktuğum gibi yüksek boyutlarda değildi. Gidiş şekli de konu bütünlüğü açısından sıkıntı oluşturmadı. Hem William Fichtner’ın canlandırdığı Adam karakterinin etkinliğinin iyice artması hem de diziye sonradan katılan Jill (Jaime Pressly) ve Tammy (Kristen Johnston) gibi güçlü yan karakterlerin önemli katkıları Christy’nin yokluğunu telafi etmeyi başardı. Başta Rainn Wilson’ın canlandırdığı Trevor karakteri olmak üzere dizinin zengin konuk oyuncu kadrosu da zaman zaman önemli katkı sundular…

Mom’ın sekizinci ve final sezonunu komedi açısından en iyi sezonlarından biri olarak değerlendirmem çok zor. Christy’nin eksikliğinden ziyade hemen her komedi dizisinde olduğu gibi komedi unsurlarının zamana yenik düşmeye başlaması bunda temel etkendi. Fakat işin dramatik tarafının bir sitcomda ender görülen şekilde iyi yönetilmesi ve sekiz sezon boyunca anlatılan “ne kadar bitik olursan ol, hayatını düzene sokmak için geç değil” mesajının çok çok iyi bir şekilde nihayetlendirilmesi bu sezonun büyük başarılarıydı. Neticede nesli tükenmekte olan kahkaha efektli klasik sitcomların izlediklerim arasında geriye en son kalan örneği de kendine yakışır şekilde vedasını yapmış oldu. Hafızalarımızda iyi bir şekilde yaşamaya devam edecek…

Mom 8. Sezon

7.5

Puan

7.5/10