Ekim ayında yolunu gözlediğimiz önemli Filmekimi filmlerini sadece ülkedeki 1-2 sinema salonundaki 1-2 seansta gösterime sunmasıyla büyük hayal kırıklığı yaratsa da İKSV, İstanbul Film Festivali’nin Kasım ayı seçkisindeki birkaç filmle birlikte beni yeniden yakalamayı başardı. Festivalin bu ayki kapsamında izlediğim filmlerin ilki İspanyol yönetmen Miguel Angel Jimenez yönetmenliğindeki İspanyol-Yunan ortak yapımı Window to the Sea (Una ventana al mar) oldu…
Filmimiz İspanya’nın Bilbao kentinde başlıyor. Bizi karşılayan orta yaşlı ana karakterimiz Maria’nın (Emma Suarez) sağlığının ciddi tehlikede olduğunu öğreniyoruz… Kötü haberlerin ertesinde Maria, soluğu iki yakın arkadaşıyla birlikte Yunanistan gezisinde alıyor. Burada doğayla iç içe günler geçiren Maria, adeta yeni bir hayat keşfediyor…
Window to the Sea, ağır ağır işleyen dokunaklı bir film. İspanyol yönetmen film boyunca süreyi bonkör kullanmaktan hiç çekinmemiş. Özellikle ilk kısımda filmin çok yavaş bir tempoda akmasına karakterleri sevmemiz için önümüze pek bir şey sunulmaması eklenince filme bağlanması epey zaman alıyor. Bu noktada ise en büyük yardımcımız muhteşem Yunanistan manzaraları, buram buram hissedilen Akdeniz kokusu oluyor. Bu noktada filmin üst düzey görüntü yönetmenliğinin de hakkını teslim etmek gerek…
Oldukça basit bir konu etrafında ilerleyen filmi değerli kılan kısmı ise kusursuza yakın finali. Filmin “hayata geç kalmak” üzerine verdiği mesaj özellikle hayatta bazı şeylere geç kaldığınızı ya da geç kalmak üzere olduğunuzu hissetmeye başladıysanız çok etkileyici… Tabii filmin önümüze doğru örnek olarak sunduğu genç çiftin hayatı gerçekten göründüğü kadar parlak mı ya da günümüz gerçekleriyle ne kadar örtüşüyor tartışılır. Yine de bir yerlerde daha iyi bir hayatın olduğunu bilip geç olmadan ona ulaşmak için çabalamak gerektiği konusunda iyi bir hatırlatıcı…
Filmin başrolünde Almodovar’ın Julieta‘sının iki çarpıcı başrolünden Emma Suarez yer alıyor ve performansının yine oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Ona eşlik eden Yunan oyuncu Akilas Karazisis ve az kişilik kadronun geri kalanı da gayet iyiler…
Window to the Sea, benim için bittikten sonra devam eden ve gittikçe güzelleşen filmlerden biri oldu. Çok basit bir konu etrafınsa gelişiyor gibi gözükse de kalıcı etki bırakacak türden bir film. Düşük temposu nedeniyle herkese tavsiye edilebilecek bir film olmasa da sırf muhteşem Yunanistan manzaraları için bile şans vermek isteyebilirsiniz…