Yılın ödül avcısı filmlerinden biri, henüz ikinci filmini çeken genç yönetmen Barry Jenkins’in imzasını taşıyan Moonlight oldu. Henüz daha Oscar adayları açıklanmadı ama Moonlight’ın şimdiden kazandığı yüzlerce ödül ve adaylık mevcut. Özellikle eleştirmenlerin bayıldığı film, eleştirmenlerden tam puan almalara doyamadı ve yılın eleştirel anlamdaki en başarılı işi oldu. Ben de Moonlight’a ayılıp bayılmak ve tam puan verecek kadar sevmek isterdim ama ne yazık ki karşımda yılın en iyi işlerinden biri yerine yılın en çok abartılan işlerinden birini buldum…

Moonlight aslında konu itibariyle birkaç yıl önce büyük ses getiren Boyhood’a epey benziyor. Bu kez hikayenin merkezinde hem siyahi hem de eşcinsel olan bir çocuk yer alıyor.  Film boyunca ana karakterimiz Chiron’un kendini bulmasını, hayatı tanımaya çalışmasını üç farklı evrede izliyoruz. Filmin başında hayata karşı korumasız, özellikle uyuşturucu bağımlısı annesi nedeniyle büyük zorluklar yaşayan küçük çocuk olarak gördüğümüz Chiron filmin sonunda kocaman bir adam  olarak karşımıza çıkıyor…

Moonlight, daha önce pek çok farklı şekilde karşımıza çıkan bir temayı yeterince ilgi çekici hale getiremeden işleyen ve türe yeni bir şey katmayan sıradan sayılabilecek bir yapım. Filmin “hayatı öğrenme” temasıyla öne çıkan ilk bölümü kesinlikle ilgi çekiciydi ama ne yazık ki diğer kısımların yeterince ilgi çekici olduğunu söyleyemem. Filmin içerisinde yer yer güzellikler yok değil ama bir bütün olarak hem içerik olarak yetersiz kalıyor, hem de seyir zevki açısından bekleneni veremiyor.

Filmdeki güzelliklerden bahsedecek olursak en başta yönetmen Barry Jenkins’ten bahsedebiliriz. İkinci filmi olsa da ilk kez bu filmle adından söz ettiren genç yönetmen, yönetmenlik açısından ilgi çekici bir işe imza atmış. İyi görüntü yönetimi de Jenkins’i desteklemiş. Senaryoyu hikaye anlamında beğendiğimi söyleyemem ama filmdeki repliklerin kalitesi gayet iyiydi. Özellikle ilk kısımda Joan’ın dilinden Little’a dökülen sözler akılda kalır cinstendi. Filmde kullanılan şarkıların seçimi de filmin övülebilecek bir diğer yanı olabilir.

Oyuncu kadrosu içerisinde en çok parlayan isim bana kalırsa uyuşturucu bağımlısı anne rolündeki Naomie Harris. Son dönemin gözde siyahilerinden biri olan Harris’in ilk Oscar adaylığını alması için çok iyi bir fırsat olmuş Moonlight. Oscar’da yardımcı erkek oyuncu kategorisinin favorileri arasında gösterilen ve bu yıl bu dalda pek çok ödül kazanan Mahershala Ali’nin performansı da şüphesiz iyiydi ama yılın en iyileri arasına girebilecek kadar mı? Bence değil, üstelik filmdeki süresi de bir hayli az. Gerçi filmin en iyi sahnelerinde o vardı, orası ayrı. Ana karakterimizin farklı evrelerini oynayan üç oyuncu da iyi iş çıkarmış ama akılda kalıcı bir performansa imza attıklarını söylemek zor.

Moonlight, teknik kalite açısından şüphesiz üst seviye bir film ama içerik olarak oldukça yetersiz. Belli bölümlerde gerçekten etkileyici olsa da bu etkileyicilik film geneline yayılamamış, hatta etkileyiciliğin giderek azalması da filmin eksilerinden biri olmuş. Kendi içinde iyi bir film olarak kabul edilebilir belki ama yılın en iyilerinden biri mi? Bence kesinlikle değil…

Moonlight

6

Puan

6.0/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.