Ülkemizin ilk yerli dijital platformu olmasına karşın pek çok işi hak ettiğinin altında değer gören BluTV, dizilerinin popülaritesi anlamındaki şanssızlığını nihayet yenmeye başlamış gözüküyor. Geçtiğimiz günlerde ilk sezonunu noktalayan “İlk ve Son”, ilk bölümünden itibaren sıkça adından söz ettirerek platformun bugüne kadarki en çok ses getiren işlerinden olmayı başardı…
Hikayesini karmaşık bir kurguda izleyiciye aktaran “İlk ve Son”, adına uygun şekilde bir ilişkinin doğduğu ve noktalandığı zaman dilimlerinden paralel başlangıçla çıkıyor karşımıza. Çiftimizin tanışması Deniz’in (Özge Özpirinçci) abisinin düğününde gerçekleşiyor. Düğün esnasında Deniz’in ne kadar mutsuz bir aile yaşantısı olduğunu ve özellikle de babasına karşı nefretle dolu olduğunu anlamamız uzun sürmüyor. Deniz’in yeni bir ilişkiden çıkmış genç bir adam olan Barış (Salih Bademci) ile tanışması bir yerli dizi klasiği olarak tatsız bir biçimde oluyor. Tabii çok geçmeden ikili arasındaki elektriklenme ikisinin de hayatını sonsuza dek değiştirecek gelişmelerin başlamasına neden oluyor. Peki ya ne oldu, neler yaşandı da çiftimiz için işler korkunç bir noktaya ulaştı?
İlk ve Son, ilk bölümleriyle yerli dizilerde sıkça karşımıza çıkan konuların modern bir kurguyla ve dijital platform özgürlüğüyle birleşimi gibi hissettirdi. Kurgunun ilginçliği ve yüksek oyunculuk kalitesi ise olumsuzluklarına göz yumup devam etmeyi çok mümkün kıldı. Birkaç bölümün ardından dizi, “acaba kendini tekrar eden bir yapıya mı dönüşecek” endişesi yaratsa da sezonun ikinci yarısında art arda şaşırtıcı adımlarla ilgiyi canlı tutmayı başardı. Son bölümlerde ise dizi, kendini bir adım öteye atarak kendi seviyesinin üzerine çıkmayı ve oldukça iyi bir final yapmayı başardı…
Modern ilişkilerin, özellikle de tutkuyla doğan ilişkilerin hem olumlu hem olumsuz yönlerini inceleyen İlk ve Son bu konuda gayet başarılı. İki karakter de ilişkileri boyunca pek çok hata yapıp işleri çok zor noktalara sürüklüyorlar. İzleyiciye de bu hatalardan dersler çıkarmak düşüyor… Kadın-erkek ilişkisi dışında dizinin aile-çocuk ilişkisini de merkezine aldığını söylemek mümkün. Deniz’in babasına olan nefreti, Barış’ın annesiyle olan sorunları hayatları boyunca onları etkilemeye devam ediyor…
Özge Özpirinçci, yıllar önce ilk oyunculuk performansını gösterdiği “Cesaretin Var Mı Aşka”dan bu yana oldukça sevdiğim bir oyuncu olsa da televizyon dizilerden bir türlü sıyrılamadığı için uzun süredir pek izleme şansı bulamadığım bir isimdi. Nihayet dijital platformlara atılıyor oluşu başlı başına İlk ve Son’a ilgi duymam için yeter sebepti ki bunda haklı olduğumu da anlamam uzun sürmedi. Özge Özpirinçci, çok zor bir karakteri uzun bir zaman diliminde muazzam şekilde canlandırmış… Ona eşlik eden Salih Bademci ise daha önceden tanıdığım bir isim değildi. Fakat onun performansına da neredeyse aynı derecede hayran kaldım… Yan oyuncu kadrosundaki Engin Alkan, Sacide Taşaner, Serkan Ercan, Gülçin Kültür Şahin, Şerif Erol gibi isimler hiç fena değiller. Ushan Çakır ise bana göre her yönüyle dizinin en zayıf halkası…
Sekiz bölümlük ilk sezonuyla “İlk ve Son”, kaliteli yerli platform dizilerimizin en son halkası olmayı başardı. İkinci sezon onayını da alan dizi, yüksek ihtimalle yoluna farklı karakterler ve bambaşka ilişkilerle devam edecek. İlk sezonki kalitenin korunabileceği farklı hikayeler üretebileceklerse devamına da çok hazırız…