Üç yıl önce yayınlanan Masum ile Türkiye’de dijital yayıncılığın temellerini atan BluTV, ilk dizisiyle önemli bir başarıya imza atmış ve sonraki dizilerin önünü açmıştı. Her ne kadar sonraki yayınlanan dizileri aynı çıtaya yükselemese de bu yılın en iddialı projelerinden gösterilen Alef için beklentiler bir hayli yüksekti. Tabii BluTV’nin yanı sıra dünya çapında yaygın bir yayın ağına sahip olan FX’in diziye olan ortaklığından da bahsetmek gerek. Alef, BluTV ve FX ortaklığında yayınlanan ilk dizi olma özelliğini de taşıyor…

Settar (Ahmet Mümtaz Taylan) emekliliği yaklaşmakta olan tecrübeli ve bir o kadar da huysuz bir komiserdir. Etrafındaki hemen her şeye karşı muhalif bir tutum sergileyen Settar, savcıyla bile söz dalaşına girmekten kaçınmaz. Bununla birlikte muhafazakardır da. İşlerini eski usüle göre halletmektedir, yeniliklere pek açık bir insan olduğunu söylemek zordur… Öte yandan Kemal (Kenan İmirzalıoğlu) ise travmatik bir olay sonucu İngiltere’den yeni gelmiş, kariyeri başarılarla dolu bir adamdır. Settar’ın pek çok özelliğinin tam zıttı karakterde bir adamdır… İkili ilk tanışmalarını bir seri cinayet vakasının doğuşu esnasında yaşıyorlar. Osmanlı dönemine kadar varan derin bir vakanın doğuşu esnasında…

Alef, dijital yayıncılıkla birlikte yeni oluşmaya başlayan tek sezonluk yerli polisiye ekolünün son temsilcisi. Proje için heyecan duymamın en büyük sebebi Emin Alper’in yönetecek olmasıydı. Geçtiğimiz yıl ses getiren son filmi Kız Kardeşler ile tanıdığım yönetmenin son dönemde önceki diğer iki filmini de izlemiş ve Türk sinemasının en çok takibe değer isimlerinden olduğu konusundaki düşüncem netleşmişti. Alef ise onun için pek çok açıdan ilk olma özelliği taşıyor. Emin Alper, Alef ile hem ilk kez bir dizi için yönetmen koltuğuna geçmiş oldu hem de ilk kez kendi yazmadığı bir senaryoyu kabul etmiş oldu. Senarist olarak ise ilk ciddi deneyimi bu diziyle olan dizinin aynı zamanda baş yapımcısı olan Emre Kayış ismi karşımıza çıkıyor…

Sinematografi ve yönetmenlik açısından dünya standartlarında bir iş olan Alef, senaryosuyla da oldukça sürükleyici bir iş. İzlemeden önce sürükleyici olmayıp fazla yavaş ilerlediğine değil bazı yorumlar görüp endişelenmiştim. Ancak izlemeye başladığım gibi bu endişelerin yersiz olduğunu gördüm. Ben ki özellikle temposu düşük polisiyelerde kolayca sıkılabilen biri olarak, Alef’in temposundan bir an için şikayetçi olmadım. Dizinin hem konu yoğunluğu, hem yarattığı merak, hem de yaşattığı gerilim tam dozundaydı…

Alef’in ilk bölümleriyle ilgili tek problemim dizideki bazı olayların fazla tesadüfi hissettirmesiydi. Mesela kahramanlarımız bir yere gidiyorlarsa orada illa tam da o anda bir şeyler oluyor. Yani dizi kendisinin bir dizi olduğunu sık sık bizlere hatırlatıyor. Fakat buna rağmen genel anlamda iyi hazırlanmış bir olay örgüsü olduğu için ve her şey çok sürükleyici bir şekilde ilerlediği için itirazım olmadı. Asıl sıkıntı ise son bölümde ortaya çıktı. Olayların bağlandığı yerler Türkiye için çok cesur olup, bu yönden takdiri hak etseler de ben pek sevemedim. Olayların bağlandığı noktayı sevemememin asıl sebebi ise aslında önceki bölümlerdeki olumlu şeylere de verdiği kalıcı hasar oldu. Örneğin beşinci bölümün sonunda Kemal ve Settar karakterlerinin arasında geçen enfes bir sahne vardı ki üzerinde sayfalarca çıkarım yapılabilecek kalitedeydi. Fakat son bölüm sonrası tekrar o sahneyi düşününce aynı değeri kalmıyor. Sürpriz kaçırmamak adına fazla detaya girmek istemiyorum ama benzer şeyler farklı karakterler ve sahneler için de geçerli…

Diziyle ilgili değinmeden geçemeyeceğim bir diğer hoşnutsuzluğum daha var… İngiltere’den gelen Kemal karakterine derinlik katmak amacıyla karakterin geçmişiyle ilgili, onun ailesiyle ilgili bir şeyler yazılmış. Fakat bunlar dizi içerisinde epey tuhaf durmuş. Diziye hiçbir şey katmaması bir yana dizinin ciddiyetini gereksiz yere düşürmüş. Keşke olmasaymış…

Dizinin başrollerinde Ahmet Mümtaz Taylan ve Kenan İmirzalıoğlu fena değillerdi. Ahmet Mümtaz Taylan, alışılmışın aksine bu kez nefret edilesi bir roldeydi ve üzerine düşen görevi çoğu zaman iyi yerine getirmiş. Rol için doğru bir seçim olmuş. Daha önce 1-2 filmde izlemiş olsam da Kenan İmirzalıoğlu’nu ilk kez bir dizide izlemiş oldum. Karakterinin sevilebilir olması avantajdı ancak oyunculuk anlamında karakterinin donukluğunun da etkisiyle üzerine pek iş düşmemiş. Melisa Sözen’i her zamanki gibi izlemekten, dinlemekten keyif alsam da karakteriyle ilgili çok ciddi sorunlarım var. Hatice Aslan’ın az gözükse de kaliteli bir performansla katkı sağladığı dizide Müfit Kayacan, Ercan Kesal gibi festival filmlerinin son dönemdeki olmazsa olmaz isimlerine de rastlamak mümkün…

Yaklaşık 50 dakikalık 8 bölümden oluşan Alef, benim son derece sürükleyici bulup izlerken büyük keyif aldığım bir polisiye oldu. Osmanlı ve tasavvufla ilgili araştırmalara sevk etmesi de değerli. Bununla birlikte ne yazık ki finaliyle çarpıcı bir noktaya varsa da kendi içerisinde bazı olumlu yanları eriten bir dizi oldu. Yine de polisiye sevenlere kesinlikle tavsiye ederim…

Alef 1. Sezon

7.6

Puan

7.6/10