İlk gösterimini Venedik Film Festivali’nin “eleştirmenler haftası” bölümünde yapan ve burada büyük ödüle layık görülen Hayaletler, sonrasında da Altın Portakal Film Festivaline damgasını vurup “en iyi film” ve “en iyi yönetmen” dahil pek çok ödülü silip süpürdü. Azra Deniz Okyay’ın ilk uzun metrajlı filmi olan Hayaletler’in bu başarıları sonrası beklentilerin yükselmesi kaçınılmazdı ve İstanbul Modern’in “Biz de Varız!” adlı film etkinliğinde yakalayınca kaçırmak olmazdı. Fakat ne yazık ki heyecanlı bekleyiş yüksek hayal kırıklığıyla sonuçlandı…

İstanbul’un varoş sayılabilecek semtlerinden bir tanesindeyiz. Ülke genelindeki büyük elektrik kesintisi kentte kaos ortamı yaratmıştır. Kaosun tadını aldıktan sonra zamanda biraz geriye gidiyoruz ve olay gecesine doğru birbirleriyle ilişkili dört kişinin gözünden ilerlemeye başlıyoruz…

Dört karakterimiz arasında olayların en merkezinde gibi gözükeni olan Dilem (Dilayda Güneş), dans uğruna işinden olmaktan ya da son parasını harcamaktan çekinmeyen bir dans tutkunudur. Film boyunca Dilem ve arkadaşlarının toplumda yaşadığı baskıların küçük bir kısmına tanıklık ediyoruz… Belediye işçisi olarak çalışan İffet’in (Nalan Kuruçim) ise oğlu hapishanededir ve ona para bulması gerekmektedir. Kentsel dönüşümü fırsata dönüştüren Raşit (Emrah Özdemir) Suriyeli mültecilere yer kiralayıp gelir elde etme telaşındadır. Ela (Beril Kayar) ise gönüllü film dersleri veren bir aktivisttir…

Hayaletler, günümüz Türkiye’sinin portresini pek çok farklı açıdan çizmeye çalışan ve özellikle toplumun alt kesimlerinin yaşadığı sıkıntıları, maruz kaldığı baskıları gözler önüne seren bir film. Ne var ki bunu çok etkileyici bir şekilde yapmayı başarabildiği söylenemez. Evet, filmdeki pek çok şey fazlasıyla gerçek hissettiriyor. Fakat gerçekler her zaman çarpıcı olamayabiliyor. Zaten hemen her gün haberleri açtığımızda çok daha vahimlerini görebileceğimiz bir tablonun karmaşık kurgulanmaya çalışılmış halinin bende yeni bir etki yarattığı, yeni hisler uyandırabildiği söylenemez…

Filmin iyi işlememesinde temel sebep yönetmenin pek çok şeyi aynı anda yapmaya çalışması. Zaten 90 dakikanın altındaki süresi de dört tane baş karakterin farklı hikayelerini anlatabilmek için çok yetersiz. Belki bir nebze Dilem karakteriyle bağ kurulabildiğini söylemek mümkün ancak diğer karakterlerin hikayeleri çok havada kalmış…

Azra Deniz Okyay’ın adını anmaya muhtemelen ilerleyen yıllarda da devam edeceğiz. Hayaletler’i pek sevememiş olsam da film içerisinde potansiyeli olan bir yönetmen olduğunu düşündüren pek çok done var. Başta ilk kez kamera karşısına geçen başrolü Dilayda Güneş olmak üzere tüm oyuncularından çok iyi faydalanıp iyi performanslar almayı başarabilmesi gibi. Günümüzün kaotik Türkiye’sini iyi yansıtabilmesi gibi… Umarım bir sonraki karşılaşmamız daha iyi yazılmış karakterlere, daha iyi senaryoya sahip bir film ile olur…

Hayaletler

5

Puan

5.0/10