Amerika’da düzenlenen Sundance Film Festivali küçük bağımsız filmler için her geçen gün daha da önemli bir film festivali haline geliyor. Son yıllarda Whiplash, Fruitvale Station, Beasts of the Southern Wild gibi filmlerle yeni yetenekli yönetmenleri ortaya çıkaran festivalde bu yıl büyük ödülü kazanan Me, Earl and the Dying Girl olsa da festivalin en çok adını duyuran filmlerinden biri Brooklyn oldu. Eleştirmenlerden ve ödül çevrelerinden gördüğü büyük destekle Oscar adayı olmak için de favori filmler arasına giren Brooklyn, benim de Sundance’ten çıkan iyi filmler listeme eklenen bir film oldu…

Brooklyn, 1950’li yıllarda genç bir İrlandalı kızın Amerika’nın Brooklyn şehrine göç etmesini ve sonrasında yaşananları konu alıyor. Kısa sürede Brooklyn ile bir bağ kuran kızın başına gelen bir olayla birlikte iki şehir arasında bir seçim yapması gerekiyor ve bu onun için epey zorlayıcı bir hal alıyor…

Farklı sayılabilecek bir konuya sahip olan Brooklyn, başarılı kurgusunun da katkısıyla gayet sürükleyici bir film. Yer yer epey duygusallaşan film, korktuğumun aksine vıcık vıcık bir aşk filmi falan da değil. Daha çok hayatta güçlü durmaya çalışan ve doğru bir seçim yapmak zorunda olan bir kızın hikayesi anlatılmış aslında.

Saorise Ronan, Julie Walters - Brooklyn

Bu filmle birlikte nihayet “Atonement’taki kız” olmaktan sıyrılmayı başaran Saoirse Ronan gerçekten gösterdiği başarılı performansla göz dolduruyor. Brooklyn’in en büyük artısı kendisinin başarılı oyunculuğu olabilir. Henüz adını geniş kitlelere duyuramamış olan Emory Cohen de olumlu bir performans sergiliyor olsa da kadronun en dikkat çeken ikinci performansı Julie Walters’a ait.

Özetle Brooklyn, bana kalırsa yılın iyi filmlerinden bir tanesi. Fakat abartıldığı kadar yılın en iyilerinden biri olacak kadar iyi bir çıkış noktası yok. Yine de şans vermeniz gereken yapımlardan, kim bilir belki en iyi kadın oyuncu Oscar’ını da alır?

Brooklyn

7

Puan

7.0/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.