Daddio (2024)
İlk kez sinemaya adım atan Christy Hall, kendi yönetip kendi yazdığı Daddio’da iki ünlü oyuncuyu bir araya getirmeyi başardı. Tek mekanda geçen, diyalog odaklı filmleri seven biri olarak uzun uzun Dakota Johnson ve Sean Penn izleme fırsatını kaçıramazdım. Sinemada filmin fragmanını görür görmez listeme dahil edip vizyonda izledim… New York’ta bir taksi şoförünün havalimanından aldığı yolcuyu evine götürmesi gibi basit bir konuyu ele alan film, sırtını tamamen bu yolculuktaki iki yabancının diyaloglarına yaslıyor. Bu tip filmlerdeki en önemli ve olmazsa olmaz görev olan izleyiciyi ilgisini canlı tutmayı iyi başarıyor. Dakota Johnson ve Sean Penn’in kaliteli performansları da bu başarıyı kolay gösteriyor. Film boyunca iki karakteri de iyi tanıyoruz ve konunun nereye varacağını merakla bekliyoruz. Fakat bu merak tam anlamıyla karşılanmıyor, filmde ciddi bir zirve noktası eksikliği hissediliyor. Onu da sağlayabilseymiş çok başka noktalara gelebilirmiş. Türü ve oyuncuları sevenlere tavsiye edilir, herkese göre olmayan bir film olduğu ise aşikar…
Blink Twice (2024)
Oyunculuktan yönetmenliğe atılan isimler kervanına Zoe Kravitz de dahil oldu. Kravitz’in aynı zamanda senaryosuna da imza attığı film, ultra zengin Slater King’in (Channing Tatum) bir etkinlikte tanıştığı garson Frida’yı (Naomi Ackie) kendi özel adasına çağırmasıyla gelişen tuhaf olayları konu alıyor… Blink Twice, uzun sayılabilecek giriş kısmında izleyiciye gerilimi verme konusunda biraz yetersiz kalmış. Adada tuhaflık olduğunu karakterimizle birlikte hemen anlıyoruz ve bunlara dair ipuçları görmek istiyoruz. Fakat film bu tuhaflıkların neler olduğuna girmek yerine pek de keyifli olmayan sahnelerle bizi oyalıyor. Filmin temelindeki Slater & Frida ilişkisi de bence hiç işlememiş. Naomi Ackie’nin performansına bir lafım yok ama bu karakter için daha iyi bir casting yapılabilirmiş. İkilinin arasındaki etkileşim bana hiç mi hiç geçmedi. Bunlara karşın ikinci kısımda filmin temposu gayet iyi yükseliyor. Seyir zevki yüksek, konusu da “woke kültürü” çağının yeni nesil klişelerini görmezden gelirsek özgün sayılacak türden. Zoe Kravitz için genel anlamda başarılı bir kariyer açılışı filmi denilebilir, devamını bekleyip görmek gerek…
Hayat (2023)
Normalde blogda önceki yıllara ait filmleri yazmasam da ilk istisna vakti geldi. Zeki Demirkubuz’un yedi yıllık aranın ardından geçtiğimiz yıl gösterime çıkardığı ve önemli övgüler aldığı filmi Hayat’ı geniş vizyonda çok kısa süre kalması, o sürede farklı hayat meşguliyetlerim olması nedeniyle vizyonda yakalayamamıştım. Heyecanla filmin dijitale düşmesini beklerken bir anda sürpriz şekilde filmin bu yılki Oscarlarda Türkiye temsilcisi olarak seçilmesi sonrası yeniden girdiği vizyonda yakaladım… Hayat, gerçekten de Zeki Demirkubuz’un ilk dönemlerine yakın tatta ve en iyi işleri arasına rahatlıkla konulabilecek bir film çıktı. Benim için Masumiyet ve Yazgı ile yakın seviyelerde. Onlardan daha iyi olup olmadığını iddia etmek için hafızamı tazelemem gerek. Belki ilk izleyişimde onlar kadar sevemediğim, bu filme epey benzetilen Kader’e ikinci bir şans vermem de… Hayat’ı iyi yapan temel faktör karakterlerini çok iyi aktarması ve katman katman açılan senaryosunda sürekli kendini yenilemesi. Örneğin Cem Davran’ın karakteri bir anda filme dahil oluyor ve hikaye bir anda ilk kısımdan bambaşka bir yöne evriliyor fakat aynı tat ve sürükleyicilik çok iyi korunuyor. Her bir aşamada takibe değer farklı unsurlar ve son derece ilgi çekici diyaloglar var. Fakat filmde sevmediğim, anlam veremediğim bazı noktalar da yok değil. Maalesef bu noktalar büyük ölçüde yönetmenin çoğu filminde olduğu gibi kadın karakterlere ilişkin… Filmde oyunculuklar üst düzey. Miray Daner, Cem Davran, Osman Alkaş, Doğu Demirkol, Melis Birkan dikkat çeken başarılılar arasındaydılar… Filmin Oscar açısından ise ne yazık ki şansı olduğunu düşünmüyorum. Her şeyden önce Oscar komitesinin üç saatlik uzun filmlerimizi izlemediklerini Nuri Bilge Ceylan filmlerinde defalarca gördük. Zeki Demirkubuz’un filmini izleyip sevmelerini sağlayacak avantajlı herhangi bir faktör göremiyorum…