Online film festivalleri, pandemi döneminin nadir güzellikleri arasındaydı. İstanbul’un belli başlı birkaç semtine yakın olmayanlar için fırsat eşitliği sağlayan bu festivaller sayesinde kaliteli yerli filmlerimizin yeni kitlelere ulaşabilmesi sağlanmıştı. Ne var ki henüz pandemi tam anlamıyla bitmeden bu alışkanlık terk edilmeye başlandı bile. Geçtiğimiz yıl düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin yerli ayağı da bunun üzücü örneklerinden biriydi. İlk etapta festivaldeki bazı filmlerin çevrimiçi gösterimde olacağı duyurulmasına karşın bu karardan vazgeçildi ve festival tamamen salonlara taşındı. Zaman ve ulaşım sıkıntısı olan biri olarak da sabırsızlıkla beklediğim izleme listemi çöpe atmak durumunda kalmıştım… İşte o çöpe giden listedeki filmlerden biriydi Cemil Şov… Barış Sarhan’ın kendi kısa filmini genişlettiği film kolayca ilgimi çekmişti. Neyse ki başka bir online film festivali olan ve İstanbul Modern tarafından düzenlenen “Biz de Varız!” etkinliği çerçevesinde geç de olsa izleme şansı yakalayabildim…
Cemil (Ozan Çelik), İstanbul’daki bir alışveriş merkezinde çalışmakta olan bir güvenlik görevlisidir. Büyük bir Yeşilçam hayranı olan Cemil, çok sevdiği bir filmin yeniden çevrimi rolünü almayı kafasına koyar. Sorun şu ki Cemil ne bir aktördür, ne de olabilecek en ufak bir yeteneği vardır. Cemil’in büyük tutkusu bu engellerin üstesinden gelmeye yetecek midir?
Cemil Şov, Türk sinemasında pek karşımıza çıkmayan türden bir film olsa da çok popüler uluslararası yapımlardan etkilendiği kolaylıkla anlaşılan bir yapım. Martin Scorsese’nin dev filmleri Taxi Driver ve King of Comedy’nin yanı sıra bu iki filmden ciddi anlamda etkilenen Joker filmin çağrıştırdıklarına ilk örnekler arasında… Filmin ilk kısımda teknik başarısının ve Burcu (Nesrin Cavadzade) karakterinin de katkısıyla yeterince farklılaşıp izleyici ilgisini çekmekte zorlanmadığını söylemek mümkün. Buna karşın ikinci yarıda hikaye giderek savruluyor ve film izlemesi zor bir yapıya bürünüyor. Yönetmenin fikirlerinin yeterince olgunlaşmadığı, kısa filmden uzun filme çevirmek için elinde yeterli malzemenin bulunmadığı net şekilde görülüyor. Az önce örneklerinden bahsettiğim filmlerdeki derinliğin Cemil Şov’da bulunduğunu söylemek çok zor. Filmin sırtını dayadığı Yeşilçam nostaljisinin bende bir karşılığı olmadığı gerçeği de eklenince tatmin edicilikten uzaklaşması kaçınılmaz hale geliyor…
Aynı karakteri altı yıl önceki kısa filmde de oynayan Ozan Çelik, rolüyle iyi bütünleşerek filmin kalburüstü denilebilecek bir konumda olmasında önemli rol üstlenmiş. Ona eşlik eden Nesrin Cavadzade, Alican Yücesoy ve Cezmi Baskın gibi oyuncular iyilerdi ancak filmdeki hiçbir karakterin üzerinde yeterince durulmamış ve yan hikayeler gelişigüzel şekilde işlenmiş…
Uzun lafın kısası Cemil Şov, benim beklentilerimi karşılamaktan uzak bir yapımdı. Yine de özellikle ilk kısmın hiç fena sayılmayacak bir seyirlik olduğu söylenebilir. Kısa filmi izleyip, uzun metraj versiyonu es geçen biri pek bir şey kaybetmez…