Alman sinemasının son dönemdeki en dikkat çeken yönetmenlerinden biri olan Christian Petzold, beğeni toplayan son filmi Transit‘in üzerinden kısa bir zaman geçmişken aynı başrollerle ve benzer temalar etrafında dolaşan yepyeni bir filmle yeniden karşımızda… İlk gösterimini Berlin Film Festivali’nde yapan ve burada hem kadın oyuncu hem de basın ödülünü kazanan film, beklentileri yükseltmişti. Buna karşın ne yazık ki beklediğimi bulamadığım ve yönetmenin bir önceki filminden aşağıda bulduğum bir film çıktı Undine…
Undine (Paula Beer), Berlin’de turistlere rehberlik yapan bir tarihçidir. Erkek arkadaşı Johannes (Jacob Matschenz) kendisini terk edince Undine’in hayatı alt üst olur. Fakat çok geçmeden sıra dışı bir şekilde tanıştığı Christoph (Franz Rogowski) ile yeniden aşkı bulur…
Undine, konusunu Avrupa mitolojisindeki aynı isimli bir su perisinden alan bir film. Doğrusu filme başlamadan önce ne mitolojiden ne de filmin bu mitolojinin etrafındaki bir hikayeden uyarlandığından bihaberdim. Hal böyle olunca filmin ilk sahnelerinden birinde geçen “benden ayrılıyorsun, o zaman seni öldürmem gerekecek” türünden diyalogları çok tuhaf karşıladım. Çok geçmeden işin gerçeğini öğrendim ama doğrusu yine de böyle bir uyarlamaya ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum. Filme konusunu veren ve belki bilmeden izlemek isteyenler vardır diye detayına girmeyeceğim mitolojik hikayeyi sevdiğimi söylemem mümkün değil. Her şeyiyle çok gerçek gözüken bir modern zaman öyküsündeki fantastiklik dozu küçük olsa bile bence çok eğreti durmuş…
Filmin konusunu hiç sevemesem de çok iyi çekilmiş bir film olduğunu inkar edecek değilim. Özellikle filmdeki görüntü yönetmenliği olağanüstü, müzik kullanımı çok başarılı. Transit’te de birlikte izlediğimiz başrol oyuncuları Paula Beer ve Franz Rogowski yine çok çok iyiler. Birbirleri arasındaki uyum muazzam. Neden Alman sinemasının en parlak oyuncuları arasında olduklarını bir kez daha hatırlatmışlar…
Anlayacağınız Undine, pek çok yönden çok kaliteli olmasına karşın çok yanlış temeller üzerine kurulmuş bir film. İçerisindeki mitolojik unsurlardan sıyrılıp tamamen gerçeklik temelleri üzerine kurulsaymış şu an hakkında çok farklı şeyler konuşabiliyor olabilirdik…