2015’e dair izlediğim son filmleri de hızla eritmeye devam ediyorum. Bir yılı kapatırken o yıla dair kendimce önemli gördüğüm tüm filmleri izlemek istediğimden Little Boy’u da es geçemedim. Little Boy, eleştirmenlerin yerin dibine vurduğu bir film olsa da izleyicinin genel olarak sevdiği filmlerden biri oldu. Ben de çok sayıdaki olumlu yorum sonrası filmi izlemeye karar verdim. Benim görüşüm ise eleştirmen görüşüyle, izleyici görüşünün ortasında bir yerde oldu. Little Boy genel anlamda kötü bir film değil ama pek iyi bir film olduğunu da söylemek güç…

Hiroşima’ya atılan atom bombası Little Boy’un adından esinlenilen filmde küçük karakterimizin babasıyla özel bir bağı vardır, fakat babasının İkinci Dünya Savaşı’na gitmek zorunda kalmasıyla ikilinin yolları ayrılır. Küçük çocuk babasını geri getirebilmek için inançlı bir yolculuğa başlar. Bir noktadan sonra bu inancın fantastik boyutlara ulaşması ise herkes için ilgi çekici bir hale gelir…

Little Boy’un olumsuzluklarının temel kaynağının Meksikalı yönetmeni Alejandro Monteverde olduğu söylenebilir. Yönetmen pek çok sahneyi olabildiğince yapay bir şekilde çekmiş ve filmin tamamen küçük çocuklara ders vermesi için yapıldığı gibi bir izlenime kapılmama neden oldu bu durum. Özellikle Hiroşima ilgili sahne kötü yönetmenlik nasıl olurun cevabı gibiydi.

Filmde küçük oyuncu Jakob Salvati gerçekten boyundan büyük bir performansa imza atarak filmi sırtlamış. Prison Break’in son sezonundan hatırlayabileceğimiz Michael Rapaport’u da izlemekten keyif aldım. Filmde dönem filmlerinin default oyuncusu Emily Watson, Kevin James, Tom Wilkinson gibi isimler de yer almış.

Özetle Little Boy, fazla ciddiye alınmadan çekilmiş ortalama bir film. İnanmanın gücünü anlatan ve ailece izlemek için uygun bir film olduğu söylenebilir ama tek başına izleyen büyükler için tatmin edici olacağını söylemek zor…

Little Boy

5.5

Puan

5.5/10

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.