Türk televizyonuna son yıllarda gelmiş en güzel şeylerden olan Leyla ile Mecnun’un sonrasında ekibin işlerini takip etmeye çalışanlardan biriyim. Dizinin senaristi Burak Aksak’tan sonra dizinin başrolü Ali Atay da yönetmenliğe merak sardı ve ilk kez bir filmi yönetmek için kamera karşısına geçti. Yanına da İsmail Abi olarak tanıyıp, sevdiğimiz Serkan Keskin’i ve daha önceden de çeşitli yapımlarda birlikte yer aldığı dostu Ertan Saban’ı aldı. Ortaya da Limonata çıkmış oldu…
Makedonyalı saf bir adam olan Sakip, babasının ölüm döşeğindeki isteğini yerine getirmek üzere Türkiye’deki kardeşini bulmak için yollara düşer. Fakat Selim için hiç tanımadığı bu adam ve babası bir şey ifade etmemektedir. Fakat bir şekilde Sakip, Selim’i Makedonya yollarına düşürmeye ikna eder. Yani birbirine yabancı iki kardeşin yol hikayesi Limonata…
Doğrusu Limonata benim için hayal kırıklığı oldu. Türleri arasında komedi de geçiyor ama komediye dair neredeyse hiçbir şey yok, hele Leyla ile Mecnun tarzı komedi bekliyorsanız gerçekten hiçbir şey. İşin drama kısmı da ne yazık ki çok iç açıcı değil. Sakip’in fazla rahatsız ediciliği, Selim’in fazla aksiliği iki karakteri de sevmeye engel oluyor ve filmi de itici kılıyor. Yine de Ali Atay’ın birkaç ilgi çekici, akılda kalıcı sahneye imza attığını söylemek mümkün. Telefonla konuşma sahnesi en basitinden…
Ertan Saban ile bu filme kadar yollarımız hiç kesişmemişti. İlk kez izledim ve performansının yerinde olduğu söylenebilir, fakat işte oynadığı karakteri sevemedim. İsmail Abi olarak tanıyıp sevdiğimiz Serkan Keskin ise bu sefer İsmail Abi’nin tam zıttı bir karakteri canlandırmış ve bu üzerinde sırıtmamış. Filmde beni şaşırtan performans ise Funda Eryiğit’e aitti. Yer aldığı kısa sürede filmin ilgi çekiciliğini arttırdı. Unutmadan geçen yıl kaybettiğimiz önemli müzisyen Ciguli de filmde kısa süreliğine rol almış.
Özetle Limonata benim beklentilerimi karşılayamayan ortalama bir yol filmi. Neden övüldüğünü pek anladığımı söyleyemem, bence izlenmezse pek bir şey kaybedilmez…
Yorum Yazın