Sinemanın başına gelen en güzel şeylerden biri olan Steven Spielberg’ün dahiliğinin önemli göstergelerinden biri de hemen her türde üst düzey ürünler ortaya koyabilmesi. En son 2018’de oldukça genç işi görüntüsündeki Ready Player One ile 70’li yaşlarında da kendini yenileyebildiğini gösteren yönetmenin en yeni projesi ise herkesi çok şaşırtarak son derece kuşkulandırdı. Öyle ki bugüne kadar tek bir müzikal yönetmemiş Spielberg, sinemanın en kutsal müzikallerinden biri olan ve tam 10 Oscar ödülü kazanan West Side Story’yi altmış yıllık aranın ardından yeniden uyarlayacaktı. Orijinal müzikali çok sevenlerden biri olarak ben de o şüphelenenlerden biriydim ancak film görücüye çıkar çıkmaz herkesi büyüledi ve Spielberg’den herhangi bir koşulda şüphe duymanın ne kadar gereksiz olduğunu hatırlattı…
1950’li yılların New York’unda Batı Yakası’ndaki kenar bir mahalledeyiz. Kentsel dönüşümün ortasındaki mahallede ağırlıklı olarak Porto Rikolu göçmenler yaşamaktadır. Kendilerini mahallenin, hatta ülkenin gerçek sahibi olarak gören eğitimsiz ve fakir beyaz gençlerden oluşan Jetler çetesi ise Porto Rikolulara düşmandır. İki toplumun gençleri adeta birbirlerine girmek için yer aramaktadırlar… Kısa süre önce hapisten çıkan ve hapisteki sürede kendi yanlışlarının farkına varan Tony (Ansel Elgort), böyle bir ortamda genç ve güzel Porto Rikolu Maria’ya (Rachel Zegler) ilk görüşte aşık olur. Bu aşk birbirlerine girme bahanesi arayan iki çete için beklenen fırsatı yaratır…
Yeniden çevrim meselesi oldukça hassas bir şekilde ele alınması gereken bir konu. Hangi yapımın yeniden çevriminin yapılabileceği ve ne kadarlık zaman aşımından sonra yapılabileceğine net yanıtlar sunabilmek zor. Her ne kadar 1961 yapımın kendisi de 1957 yapımı Broadway müzikalinin bir uyarlaması olsa da bugün herkesin West Side Story denilince aklına altmış yıl önceki o şahane film geliyor. Böylesi efsane bir filmin yeniden çevrimi doğal olarak akla “ne gereği var” sorusunu getiriyor. Ancak işin duygusal yanını bir kenara bırakarak 1961 yapımı filmin gittikçe yaşlanmaya başladığını ve yeni nesillerin bu filmi izleme olasılığının giderek düşeceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Steven Spielberg de bu filmi yeniden beyaz perdeye aktarıp müzikali yeni nesillere ulaştırmayı kendisine görev biçmiş ve çok da iyi yapmış…
2021 model West Side Story, her şeyden önce teknik açıdan muhteşem bir film. Spielberg’ün kendini hemen belli eden yönetmenliği, henüz filmin ilk anlarından itibaren “işte gerçek sinema budur” dedirtiyor. Hareketli kameranın ustalıkla kullanımıyla yönetmen, adeta izleyiciyi de mahallenin içine çekiyor ve film boyunca orada tutmak için bütün maharetlerini sergiliyor… Her ne kadar Spielberg, kendi yorumuyla filme çok şey katıp teknik açıdan seviyeyi çok üst noktalara çıkarsa da eserin orijinaline de sadık kalmayı ihmal etmemiş. Filmin genel duygusu, kullanılan renk paleti, efsaneleşen bazı mekanların yanı sıra müzik ve şarkıların tamamı da orijinal müzikalle neredeyse birebir aynı durumda. Zaten böylesine klasikleşmiş müzikleri ve şarkıları olan bir müzikalin uyarlaması için de başka türlüsü pek düşünülemezdi…
West Side Story, biçimiyle olduğu kadar hikayesiyle de çok güçlü bir müzikal. Belki filmdeki aşk hikayesi fazla basit olarak görülebilir ancak hikayenin asıl meselesinin bu nokta olmadığı çok açık. Irkçılığın ne kadar anlamsız olduğunu ve nefretin ne kadar tehlikeli bir silah olduğunun altını çizen filmin anlamı Spielberg’ün yorumuyla daha da perçinleştirilmiş. Filmde İspanyolcanın yoğun ve altyazısız şekilde kullanımı da filme gerçekçi ve farklı bir hava katmış. Bu durum filmin hikayesine de yeni zenginlikler katan bir unsur olmuş…
Filmin başrolünde yer alan Ansel Elgort, filmin çekimleri bittikten sonra ortaya çıkan bir skandal nedeniyle filmin bir anda zayıf halkası haline dönüştü. Kendini içine attığı skandaldan tamamen bağımsız değerlendirmek gerekirse Ansel Elgort, Tony rolü için tam isabet bir seçim olmuş. Karakterinin pişmanlık ve olgunlaşma hislerini izleyiciye geçirmekte zorlanmamış… Herkesin iyi olduğu filmin daha parlak yıldızları ise kadın oyuncularıydı. İlk oyunculuk denemesinde inanılmaz zor bir yükün altına giren genç oyuncu Rachel Zegler bunun üstesinden gelmeyi başarmış. Gerek sesi gerek yaydığı ışıltıyla başrol için çok doğru bir seçim olmuş… Son dönemde her müzikalde karşımıza çıkmaya başlayan Ariana DeBose de yer aldığı her sahnede ekrana kilitleyen bir başka performansı sunmuş. Özellikle filmin bana göre en iyi müzikal numarası olan “America”daki gösterisi muhteşemdi, hiç bitmesin istedim… İlk filmde DeBose’nin rolüyle Oscar kazanan Rita Moreno da 90 yaşına ilerlerken bu filmde yeniden sahne almış ve ilerleyen yaşına rağmen yeteneklerinden pek de bir şey kaybetmediğini göstermiş… DeBose’nin Oscar adaylığı çok yüksek ihtimal olsa da Moreno’nun adaylığı da imkansız değil…
West Side Story, iyi filmler yapmaya hep devam eden Spielberg’ün çok uzun zamandır çektiği en iyi film. Özellikle yönetmenliğini bu kadar net ortaya koymasıyla 70’ler (Close Encounters of the Third Kind), 80’ler (Raiders of the Lost Ark, E.T. the Extra-Terrestrial), 90’lar (Schindler’s List, Saving Private Ryan), 2000’ler (Munich) ve 2010’lardan (Lincoln) sonra 2020’lere de adına bir Oscar adaylığını bu filmle yazdırmaya çok yakın gözüküyor. Hatta üçüncü Oscar’ını kazanma ihtimali çok yüksek ki şu ana kadar izlediğim adaylar arasında benim de net favorim… Altmış yıl sonra ikinci kez bir West Side Story uyarlaması en iyi film ödülünü alır mı bilinmez ama en iyi film, yönetmenlik, görüntü yönetmenliği, prodüksiyon tasarımı, ses gibi pek çok kategoride aday olacağı ve hepsini çok ettiği kesin…
Müzikal türünün tüm gereklerini çok iyi şekilde yerine getiren West Side Story, tam bir kült film olan ilk uyarlamanın da üzerine çıkmayı başarmış kusursuzluğa yakın bir müzikal. Kelimenin tam anlamıyla görsel ve işitsel bir şölen. Bununla da birlikte evrensel ve her devir geçerliliğini koruyacak güçlü derslere sahip. Hem Steven Spielberg’ün hem de 2021’in şu ana kadarki en iyilerinden biri. Özellikle müzikal severlerin mutlaka sinemada izlemelerini tavsiye ederim…
[…] ödüller oldukça dengeli şekilde dağıldı. Belfast, King Richard, The Power of the Dog, West Side Story, Drive My Car önemli kategorilerdeki birer ödülle teselli buldular… Hem beklenen hem […]
[…] işlere imza atmaya devam ediyor. Özellikle 2018 yapımı Ready Player One ve geçen yılki West Side Story, sinemanın dahi çocuğunun hala o ışığını taşıdığını açıkça göstermişti. The […]