2009 yılındaki “Precious” filmiyle ciddi bir başarıya imza atan Lee Daniels, bir anda sektörün en önemli siyahi yönetmenlerinden bir tanesi haline geldi. Hiç sevemediğim bu filminin aksine yönetmenin izleyip beğendiğim tek filmi 2013 yapımı “The Butler” idi. Ne var ki bu filminden sonra yönetmen, uzun süreliğine sinemayı bırakarak televizyona yöneldi. “Empire” gibi Amerika’daki müzik sektörünü ele alan, ilk sezonu muhteşem olsa da sonrasında giderek bozan bir televizyon dizisine imza attı. Ardından araya bir müzik dizisi daha sıkıştırdıktan sonra bu kez de sekiz yıl gibi ciddi bir aranın sonrasında müzik dolu bir filmle sinemaya geri döndü: The United States vs. Billie Holiday…

Billie Holiday (Andra Day), Amerika’da caz müziğin en önde gelen isimlerinden biridir. Geniş bir hayran kitlesine sahip olan şarkıcının özellikle “Strange Fruit” adlı şarkısının siyahileri ayaklandırabilme potansiyeli FBI’ı harekete geçirir. FBI’ın Billie Holiday’i durdurabilmek için en büyük kozu ise sanatçının uyuşturucu zaafı olacaktır…

Siyahilerin uğradıkları haksızlıkları izlemek her geçen gün daha çok kendini tekrar eden bir hal almaya başlıyor. Özellikle ödül sezonunda başarılı olma şansının yüksekliğinin bilinciyle siyahi yönetmenler ısrarla benzer temalarda filmleri karşımıza çıkarmaya devam ediyorlar. Belki bu tip filmlerin genellikle geçtiği 1960’lar yerine biraz daha geriye gitmesi ve burada bir müzisyenin yaşantısına odaklanılması The United States vs. Billie Holiday’i diğerlerinden ayırmaya çalışan iki özellik olarak görülebilir. Fakat bunun yeterince etkili olabildiğini söylemek çok güç. Filmin senaryosu o kadar dağınık, yönetmenliği o kadar sıradan ki filme tutunabilmek çok zor. Sanki daha önceden izlediğimiz birkaç filmin kötü bir kolajıymışçasına bir ürün var ortada. Filmin özeti: biraz müzik, biraz uyuşturucu, biraz siyahi mağduriyeti, biraz FBI’ı kötüleme, sonra tekrar müzik, tekrar uyuşturucu…

Filmin nispeten başarılı kabul edilebilecek iki noktası var. Birincisi normalde şarkıcı kimliğiyle tanınan Andra Day’in ilk ciddi oyunculuk denemesindeki başarısı ki buradaki başarısının gelecek filmlerin kapısını şimdiden araladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Zor bir karakterin üstesinden başarıyla gelmiş, şahsen yılın en iyi performanslarımı listeme almam uzak ihtimal gibi gözükse de alacağı olası Oscar adaylığına az çok hak verebilirim… İkinci başarı ise müzik performanslarıyla ilgili. Çok bayıldığım bir müzik tarzında olmasa da gayet başarılı performanslardı…

The United States vs. Billie Holiday, bu sezonki ödül filmlerinden en az beklentim olanlardan biriydi ve vasatlığı hiç şaşırtıcı olmadı. Billie Holiday’in ilginç bir hayatı ve önemli bir şahsiyet olduğunu kabul etmekle birlikte artık Amerikalıların aynı konular, aynı temalar etrafında dönmekten vazgeçip daha özgün işleri ödüllendirmeye çalışmaları gerektiğine inanıyorum. Lee Daniels’ın sekiz yıl sonraki geri dönüş filmi, ne yazık ki sinemaya hiçbir yenilik getiremediği gibi daha önceden çokça işlenen şeyleri de çok niteliksiz bir şekilde ele alarak sırtını tamamen başrol oyuncusunun performansına yaslıyor. Eğer benim gibi bütün önemli ödül sahibi ve adayı performansları izleme takıntınız yoksa ya da Billie Holiday hayranı değilseniz gönül rahatlığıyla es geçebilirsiniz…

The United States vs. Billie Holiday

3.5

Puan

3.5/10