2018 yapımı Upgrade ile birlikte düşük bütçesine karşın gayet eli yüzü düzgün bir bilim kurgu ortaya koyan yönetmen Leigh Whannell, arayı fazla açmadan bu kez korku türüne daha yakın bir bilim kurguyla geri döndü. H.G. Wells’in ölümsüz eserlerinden The Invisible Man etkisinde olsa da konu olarak epey farklılıklar taşıyan film, yılın ilk aylarının en çok ses getirenlerinden oldu…
Cecilia (Elisabeth Moss), birlikte yaşadığı çok zengin ama bir o kadar da baskıcı erkek arkadaşından kaçma planları yapmaktadır. Cecilia, kaçmayı başarsa dahi erkek arkadaşının görünmez hale gelip kendisini takip ettiğini düşünür. Tabii böyle bir şeye etrafındakileri inandırması hiç kolay olmayacaktır…
The Invisible Man, insanın gördüğü şeylerden daha çok görmediklerinden korktuğunun güzel bir ispatı olmuş. Film, korku türünün gereklerini çok iyi yerine getiriyor ve izleyiciyi germe işini jump-scare sahnelerine başvurmadan başarıyor. Henüz ilk sahnesinden izleyiciyi bağlamayı başaran film, sonuna dek de ilgi çekiciliğini koruyor…
Gerilim sahnelerinin iyi işlemesinde yönetmenlikle birlikte başrol Elisabeth Moss’un payı şüphesiz çok büyük. Başarılı oyuncu, bu rol için çok doğru bir seçim olmuş. Bugüne kadar izlediklerim arasında en iyi sinema performansı olduğunu söyleyebilirim. Eğer onun bu roldeki inandırıcılığı olmasa film kötü bir fiyaskoya dönebilirdi… Kadronun geri kalanı ise pek tanınmamış isimlerden oluşuyor ve hiçbirine de pek fazla iş düşmemiş…
Bu tarz filmlerde alışıldığı üzere filmin mantık hataları, “şunu niye şöyle yapmıyorlar” dedirten durumlar olsa da The Invisible Man büyük ölçüde mantık sınırları çerçevesinde kalmayı başaran sürükleyici, ilgi çekici, başarılı bir gerilim filmi. Türün sevenlerine tavsiye edilir…