Poor Things (2023)

2023’ün en çok heyecan yaratan filmlerinden biri, ünü her filmiyle biraz daha artan Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos’tan geldi. Ülkemizdeki geç vizyon tarihi nedeniyle aylarca yolunu gözlemek zorunda kaldığımız filmi izlemek üzere vizyona girer girmez sinemanın yolunu tuttum ve beklentileri karşılayan iyi film mutluluğunu hatırladım… Çılgın bir bilim adamı olan Dr. Godwin Baxtwer’ın (Willem Dafoe) genç bir kız olan Bella’ya (Emma Stone) hayat vermesiyle gelişen olaylara konu alan film, aslında yetişkin bedeninde hayatı sıfırdan keşfeden birinin yolculuğuna çıkarıyor bizleri… Absürtlüklerle ve bir hayli cesur fikirlerle, sahnelerle dolu film, hemen her sahnesinde eğlendirmeyi başarıyor. Filmin bu başarısında Emma Stone’un olağanüstü performansının etkisi çok yüksek. Daha önce pek sevdiğim La La Land ile Oscar’ı kazanmasına rağmen buradaki iki gömlek üstün performansıyla ikinci Oscar’ını kazanmayı net şekilde hak ediyor. Umarım sırf ikinci ödülü vermemek için son yılların en etkileyici performanslarından birinin hakkı yenmez… Mark Ruffalo ve Willem Dafoe’nin de filmde çok başarılı olduklarının altını çizmek gerek… Oyunculukların yanı sıra teknik açıdan da film bir harika. Birbirinden farklı teknikler, son derece çarpıcı renklerle bezenmiş film görsel açıdan da izleyiciyi tuhaf ama keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Müzikler için de benzer şeylerden bahsetmek mümkün… Uzun lafın kısası Poor Things sinemada hala en üst düzey işler çıkabildiğinin güzel bir hatırlatıcısı, sadece bu yılın değil son birkaç yılın en iyisi. Bununla birlikte her damak tadına uygun olmayabilecek türden bir film olduğunu da not düşmek gerek…

Poor Things
9.5

American Fiction (2023)

Amerika’da Oscar yarışında her yıl en az bir filmin siyahilerin sorunlarını dile getiren bir yapım olmasına alışmış durumdayız. Bu yıl bu alanda başı çeken film ise Cord Jefferson yönetmenliğindeki sürpriz bir ilk film olan American Fiction oldu. Filmin başarısını ilgi çekici kılan ise tam da yararlandığı kontenjanla dalga geçen, siyahilere sağlanan pozitif ayrımcılığın yarardan çok zarar vermeye başladığını gösteren ve bu durumla eğlenen bir hiciv niteliğinde olması… En iyi film dahil 5 dalda Oscar adaylığı kazanan filmin konusunu epey sevsem de sürükleyicilik anlamında ciddi sorunları olduğunu düşünüyorum. Bu konudan daha akıcı daha keyifli bir film çıkabilirmiş. Bu hali de kötü değil ama bariz bir kaçırılmış fırsat. Uzun zamandır Oscar adaylığı için sıralarını bekleyen Jeffrey Wright ve Sterling K. Brown da bu filmle adaylıklarını kapmış oldular. İkisinin de kendi kategorilerinin en zayıf adayları oluşları da aslında filmin dalga geçtiği durumun ironik bir örneklemesi…

American Fiction
6.5

Kar ve Ayı (2023)

Geçtiğimiz yıl, yerli sinemanın festival ilgisi gören filmlerinden biri Selcen Ergun’un ilk filmi olma özelliğini taşıyan Kar ve Ayı oldu. Pek çok ödüle aday gösterilen filme BluTV’deki gösterimi vesilesiyle şans verme fırsatı yakaladım… Türk sinemasının sıkışıp kaldığı doğu görevi konusunun bir başka örneği olan filmde karlı havaların hüküm sürdüğü bir dönemde, ayının indiği bir köye hemşire olarak atanan genç bir kadın ve kaybolan bir adam etrafında gelişen olaylar konu alınıyor… Filme adını veren kar ve ayının filme özgün bir tat kattığını söylemek mümkün olsa da artık sinemamızın benzer konuların dışına çıkamaması iyice can sıkıcı bir hal almaya başladı. Filmin can alıcı noktasının yeterince ilgi çekici işlenmemesi de bir problem. Kuru Otlar Üstüne’deki performansıyla bu yıl Cannes’da ödül kazanan Merve Dizdar, bu filmin başrolünde de parlıyor. Fakat onun parıltısı filmi yeterince iyi noktaya taşımaya yetmemiş…

Kar ve Ayı
5.5

The Iron Claw (2023)

A24’ün bu yılki ödül sezonunda adından söz ettiren filmlerinden biri Sean Durkin imzalı The Iron Claw oldu. 80’li yıllarda Amerika’da nam salan Amerikan güreşi ailesinin dramını ekrana taşıyan film, gerçek olayların uyarlaması niteliğinde. İşin tuhaf yanı ise genelde yapılan filme dramatik etki katmak için yapılan bazı ek sahnelerin yerine burada tam tersi yapılıp filmi daha inandırıcı kılmak için bazı dramatik olayların filme konulmaması olmuş. Elbette bu kararda asıl etkili olan olay örgüsüyle uyumsuzluk olmuştur, fakat ailenin geçirdiği dramatik olayların seviyesi için bu durum tek başına açıklayıcı olsa gerek… Her ne kadar uzaktan film, bir spor filmi gözükse de filmin asıl öne çıkan kısmı çocuklarını birer savaşçı olarak yetiştirmek isteyen babanın altında ezilen kardeşlerin dramı. Zac Efron kariyerinin en iyi performansıyla filmi sırtlarken son dönemin popüler ismi Jeremy Allen White’ın yanı sıra Lily James, Harris Dickinson, Maura Tierney gibi tanıdık yüzler de kadroda yer alıyor. Yılın çok iyi olamayan iyilerinden…

The Iron Claw
7.0