İstanbul Film Festivalinin Aralık seçkisinde gözüme kestirdiğim filmlerin ikincisi açılışını Berlin Film Festivalinde yapan ve İranlı yönetmen Siamak Etemadi’nin ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyan “Pari” ya da Türkçesiyle “Peri” oldu. Her ne kadar İranlı yönetmen imzası taşısa da Yunanistan’da geçen, dört Avrupa ülkesinin ortak yapımı olan ve pek sevdiğim İran sineması için aykırı sayılabilecek unsurları içinde bulunduran bir film Pari…
Filme Atina Havalimanında başlıyoruz. Bizi karşılayan İranlı çiftimiz Faruk (Shahbaz Noshir) ve Peri’nin (Melika Foroutan) alışkın olmadığı bir ortamda oldukları her hallerinden bellidir. Peri, çat pat İngilizcesiyle etrafındakilerle iletişim kurabilse de Faruk için o kadarı bile mümkün değildir. İkili arasındaki fark sadece iletişim kurma becerilerinde değildir. Yaşça çok daha büyük olan Faruk’un daha geleneksel bir İranlı olup Peri’nin daha açık görüşlü olduğu anlaşılmaktadır… Çok geçmeden ikilinin Atina’ya geliş sebeplerinin burada okuyan oğulları olduğu öğreniyoruz. Fakat oğulları Babak ortalarda gözükmemektedir ve kendilerini hiç alışkın olmadıkları bir ortamda bulan çiftimizin oğullarını arayabilecekleri koskoca bir şehir vardır. Film boyunca hiç tanımadığımız Babak’ı arama yolculuğuna katılıyoruz ve yolculuk sırasında Babak’ı tanımaya başlıyoruz. İşin ilginci Babak’ı yeni tanımaya başlama konusunda ana karakterlerimizin de biz izleyicilere dahil olması…
Pari, alışılmış türden bir gizem filmi değil. Evet, hikayenin ana konusu yabancı bir şehirde kaybolan birisini bulmak ve başlı başına ilgi çekici bir konu. Fakat filmin adından da anlaşılacağı üzere anne Peri, filmin asıl odak noktası. İran’daki baskıcı rejim altında istediği şekilde bir yaşam sürememiş ve o yaşamı kabullenmiş bir kadın olan Peri, oğlunu da kendisi gibi olmaması için Atina’ya göndermiş. Bu arayış sırasında Peri, dış dünyadaki başka hayatları görüyor ve kendi iç dünyasında da bir yolculuğa çıkıyor…
Atmosfer bakımından Pari, fazlasıyla karanlık bir film. Atina, genellikle turizm şehri olarak görülen ve her yerde oldukça aydınlık resmedilen bir şehir iken İranlı yönetmen Atina’nın kuytu köşelerindeki başka hayatları öne çıkarmış. Filmin çok uç noktalarda gezinen bu tercihini çarpıcı bulsam da sanırım biraz daha törpülenmiş halini tercih ederdim… Karakterlerimizi bu uç noktalara yürüten sebepler neredeyse hiç incelenmemiş, çok daha iyi aktarılabilirmiş. Yine Peri’nin karakter gelişimi de bu kadar sert unsurlar yerine daha yumuşak bir şekilde işlenebilirmiş. Fakat yönetmen sert bir film ortaya koymak istemiş ve bunu başarmış…
Filmin başrolünde yer alan Melika Foroutan güçlü performansıyla baştan sona filmin temel taşıyıcı unsurlarından biri olmuş. Filmin iyi işlemesinde, izleyiciyi sürüklemesinde payı çok büyük. Faruk rolündeki Shahbaz Noshir ve Zoe rolündeki Sofia Kokkali de hiç fena değiller… Başarılı müzikleri de filmin öne çıkan noktaları arasında sayılabilir…
Neticede Pari, çok başarılı olduğu noktaları olmakla birlikte bazı tercihleri nedeniyle tam anlamıyla beklentiyi karşılayamayan bir film. Bu kadar yüksek potansiyelin daha iyi değerlendirilmesini isterdim. Yine de Siamak Etemadi’nin ilk filmiyle takibe değer bir yönetmen olduğunu gösterdiğini söylemek mümkün…