Mubi’nin yakın zamanda kataloguna eklediği çarpıcı keşif filmlerinden biri de Litvanyalı yönetmen Karolis Kaupinis’in ilk filmi olma özelliği taşıyan Nova Lituania oldu. Filmin sıra dışı konusuyla dikkat çekmesi zaten kolay iken Litvanya’nın Oscar 2021 için “uluslararası en iyi film” dalında aday adayı olarak temsilcisi olması da filme şans vermemi kesinleştirdi…
1930’lı yılların sonlarında, Avrupa’nın büyük bir savaşın eşiğinde olduğu yıllardayız. Çevresi güçlü tehditlerle dolu olan, kendi halindeki küçük bir ülke Litvanya çaresizce kim tarafından, nasıl ve ne zaman işgal edileceğini bekliyor… Bir Coğrafya profesörü olan Feliksas Gruodis (Aleksas Kazanavicius) bu çaresizlik içerisinde çılgın bir öneri buluyor ve bunu hayata geçirmek için başbakan dahil herkesi devreye sokmaya başlıyor… Feliksas’ın çılgın önerisi ise uzaklarda bir ada satın alıp mevcut Litvanya’nın işgal edilmesi durumunda ülkece taşınacakları bir “Yedek Litvanya” kurmaktır…
Nova Lituania, büyük güçler arasında ayakta kalmanın zorluğunu mizah yoluyla ortaya koyan ve çok eğlenceli bir fikre sahip bir film. Fakat iyi bir fikir her zaman iyi filme dönüşemeyebiliyor. Burada da ne yazık ki biraz öyle bir durum söz konusu. Filmin ana konuyla yakından ilgilendiği anlar ekrana kilitlemeyi başarsa da yan hikayeler gereksiz ve uyku getirir cinsten. Filmin aynı zamanda senaristi de olan yönetmenin fikri sanki daha çok kısa filme uygunmuş ve uzatmak için çok çabalayarak ancak bu kadarını yapabilmiş gibi…
Filmin ilginç tercihlerinden biri de 4:3 görüntü oranı ve siyah-beyaz renk kullanımı olmuş. Bu sayede film, o dönemden kopup gelmiş bir film havasında geçiyor. Bu durum bazen biraz gereksiz boğucu hissettirse de genel anlamda başarılı bir sinematografinin mevcut olduğunu belirtmek lazım…
Kısacası, fikrini çok sevdiğim Nova Lituania’yı bir bütün olarak pek sevemedim. Benim için iyi fikre sahip, bunu hiç iyi kullanamamış, çoğu zaman sıkıcı ama yer yer çok çarpıcı sahneleri olan bir film oldu…