Aktif olarak çalışan önemli yönetmenlerin başında gelen David Fincher, aslında Fight Club ve Benjamin Button’ı bir kenara koyarsak benim için çok da özel bir yönetmen değil. Fakat nedendir bilmiyorum ama hakkında haberler duyduğum ilk andan beri heyecan duyduğum bir proje oldu Gone Girl. Hatta daha filmi izlemeden ödül döneminde desteklediğim filmlerden biri oldu garip şekilde. Aslında filmi sinemada da izlemek istemiştim ama çevremdeki tüm sinema salonlarında erkenden gösterimden kalkınca izlemek şimdiye nasip oldu.

Gone Girl, genel izleyicinin en çok sevdiği Fincher filmlerinden biri oldu. Her ne kadar ülkemizde çok az gişe yapıp kısa sürede salon sayısı çok azaltılsa da dünya çapında en çok gişe yapan David Fincher filmi oldu ve vizyona gireli yaklaşık 2.5 ay geçmesine karşın hala da gişesini arttırmaya devam etmekte. The Social Network dışında genellikle David Fincher sinemasına soğuk bakan eleştirmenlerin de genel anlamda beğendiği bir film oldu Gone Girl. Yani yılın hemen hemen her anlamda takdir görmüş işlerinden biriyle karşı karşıyayız…

Ben Affleck, Rosamund Pike

Gone Girl, aynı isimli romandan uyarlanmış bir film. Uyarlama senaryoyu da romanın yazarı Gillian Flynn bizzat kendisi yazmış. Film, karısı ortadan kaybolan bir adamın medyayı da işe kattığı arama sürecini konu alıyor. Her ne kadar konu böyle gözükse de konudan çok daha fazlasını vaat eden sağlam bir senaryoya sahip Gone Girl.

Açıkçası filmin ilk başlarında büyük bir hayal kırıklığı yaşayacakmışım izlenimine kapıldım. Çünkü film ağır ve dikkat çekicilikten uzak bir şekilde başladı. Neyse ki ilk yarım saatin ardından film fazlasıyla ilgi çekici bir hale geldi ve ondan sonrasını soluksuz bir şekilde, büyük bir keyif alarak izledim.

Filmin bana kalırsa en büyük artısı harika senaryosu. Şahsen o kategoride Oscar adaylığını kaçıracağını düşünmüyorum hatta ödülün de sahibi olabilir. Senaryonun dışında kurgu da oldukça başarılı ve orada da en azından adaylık alabileceğini düşünüyorum. David Fincher’ın son iki filminin kurguda ödül aldığını ve son üç filmdir de adaylık aldığını hatırlatalım. Gone Girl’ün kurgusunun başında da aynı ekip yer alıyor. Bu ekibin beraberliği dörtte dört yapabilir.

How I Met Your Mother'dan tanıdığımız Neil Patrick Harris'in ciddi roldeki ilk sinema deneyimlerinden biri Gone Girl ve hiç fena iş çıkarmamış...
How I Met Your Mother’dan tanıdığımız Neil Patrick Harris’in ciddi roldeki ilk sinema deneyimlerinden biri Gone Girl ve hiç fena iş çıkarmamış…

Gone Girl’ün başrol oyuncusu Rosamund Pike pek çok kişi gibi benim de bugüne kadar tanımadığım bir isimdi. David Fincher gerçekten çok iyi bir keşfe imzasını atmış çünkü filmin en iyi yanlarından biri kesinlikle Rosamund Pike’ın harika performansı. Belki Julianne Moore’un uzun yıllardır verilmemiş hakkının teslim edileceği bir yıla denk gelmeseydi Oscar’ı alacağından da bahsediyor olabilirdik.

Son olarak Argo filmiyle hem yönetmen hem oyuncu olarak karşımıza çıkan ve o filmiyle Oscar almayı başaran Ben Affleck bu projeye büyük önem göstermiş ve David Fincher ile çalışmak için kendi yöneteceği yeni filmini bile ertelemiş. Her ne kadar çoğu kişi tarafından Ben Affleck, Hollywood’un en itici insanları arasında gösterilse de ben kendisinden öyle nefret etmiyorum. Bence bu filmde de rolünün gereklerini gayet iyi bir şekilde yerine getirmiş.

Carrie Coon, Tyler Perry, Neil Patrick Harris, Emily Ratajkowski filmdeki çok sayıdaki ünlü isimden bazıları. Carrie Coon bir şekilde ödül dönemine dahil olsa da ben şahsen o kadar ekstra bir oyunculuk göremedim kendisinden.

Ben Affleck

Gone Girl’ün Oscar şansı şu sıralar bir hayli karışık durumda. Benim ödül sezonunun başından beri filmin bu yılın Captain Phillips’i olup 5 civarı adaylık alıp hiç ödül almayacağıyla ilgili bir  iddiam vardı. Her ne kadar Captain Phillips kadar güçlü konumda kalamasa da bu iddiama hala devam ediyorum. En iyi film, en iyi kadın oyuncu, en iyi senaryo, en iyi kurgu ve en iyi müzik adaylıkları şu sıralar gayet olası gözüküyor. David Fincher ise Paul Greengrass gibi son anda adaylığı kaçıracakmış gibi hissediyorum. Özellikle en iyi film dalıyla ilgili yanılmamayı gerçekten çok istiyorum. Gone Girl en iyi film adaylığını hak eden bir film çünkü. Müziklerinin de farklı, başarılı olduğunu ve Oscar adaylığı alabileceğini düşünüyorum bu arada.

Sonuç olarak Gone Girl, yılın en iyilerinden biri. Harika bir polisiye, David Fincher’ın bence Fight Club ve Benjamin Button’ın ardından başyapıt sayılabilecek üçüncü büyük filmi. (Bu yazıyı yazarken The Game ve Panic Room’u henüz izlemediğimi utanarak itiraf etmek durumundayım.) Eğer izlemediyseniz fazla vakit kaybetmeden yılın en iyilerinden birini izlemeye başlayabilirsiniz…

Gone Girl

9

Puan

9.0/10

1 Yorum

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.