Son yılların en revaçta olan film temalarından biri şüphesiz büyüme hikayeleri. Boyhood yüzlerce ödül kazandı, Moonlight Oscar’da en iyi film ödülünü aldı, Lady Bird geçen yıla damgasını vuran filmlerden biri oldu… Bu yıl bu filmlerin arasına sürpriz bir bağımsız film daha dahil oldu. Genç yönetmen Bo Burnham’ın ilk filmi olan ve ilk gösterimini yaptığı Sundance Film Festivalinden bu yana büyük övgüler alarak yılın eleştirel anlamdaki en başarılı filmlerinden biri olarak gösterilen Eighth Grade’den bahsediyorum…

Fazlasıyla içine kapanık bir sekizinci sınıf öğrencisi olan Kayla (Elsie Fisher), lise öncesi mezuniyetine hazırlanmaktadır. Yani insan hayatının en kritik geçiş evrelerinden birindedir. Aynı zamanda da büyüme çağındaki çocukların en acımasız olduğu dönemlerden birindedir… Babasıyla (Bo Burnham) birlikte yaşayan ve ona karşı bile kapalı olan Kayla, hayatından memnun olmasa da kendini ifade edebilmenin bir yolunu bulmuştur ve aslında içinde bulunduğu duruma dair bilge olduğunu gösteren, insanlara yardımcı olabilecek videolar çekerek onları internette yayınlamaktadır…

Evet, büyüme sancılarını konu alan filmler artık giderek sıradanlaşmaya başladı. Fakat Eighth Grade bu türdeki filmlere yeni bir soluk getirebilmeyi başarmış ve en iyileri arasında anılabilecek kadar iyi bir film. Senaryosuyla çok güçlü, akıcı ve seyir zevki yüksek, oldukça da gerçekçi. Filmi yönetmenin yanı sıra senaristliğini de üstlenen Bo Burnham’ın o dönemin çocukları üzerine yaptığı tespitler oldukça yerinde. Filmi izlerken pek çok yerde kendimden bir şeyler buldum. Kayla’nın duygularını filmin hemen her anında ben de hissettim…

Eighth Grade’in en çok sevdiğim yanlarından biri Kayla’nın video çekimleri oldu. Daha filmin ilk sahnesinde onlardan biriyle film, ilgimizi çekmeyi biliyor ve sonrasında da bu videolar konunun bağlayıcılığına önemli katkıda bulunuyor. Bu noktada filmin kurgusunun başarısının da katkıda bulunduğu söylenebilir… Filme dair bir başka çok sevdiğim nokta ise finaldeki baba-kız sahnesi oldu. Fazlasıyla duygusal olan sahnenin bu sene şu ana kadar izlediğim filmlerdeki en iyi sahnelerden bir tanesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Genç oyuncu Elsie Fisher, ortaya koyduğu kusursuz performansla filmi baştan sona sırtlıyor. Ona kusursuza yakın baba rolünde eşlik eden Josh Hamilton oldukça sevilebilir bir performans gösteriyor. Fakat açıkçası daha güçlü bir oyuncuyla bu karakterin etkileyiciliği daha da artar mıydı diye düşünmedim değil. Filmdeki geri kalan genç oyuncuların performansları ortalama seviyedeydi. İçlerinde en çok dikkat çeken ise Emily Robinson idi. Genç oyuncunun filme kattığı pozitif enerjiyi sevdim.

Büyüme sancılarıyla ilgili filmler arasında benim için adını üst sıralara yazdıran Eighth Grade, yılın en anlamlı en duygusal filmlerinden biri. Herkese hitap eder mi, herkeste aynı duyguları uyandırır mı emin değilim ama 93 dakikalık kısa sayılabilecek süresini de göz önüne alınarak şans vermenizi öneririm…

Eighth Grade

8.5

Puan

8.5/10

2 Responses

  1. Promising Young Woman (2020) - izleryazar

    […] Eighth Grade‘deki yönetmenlik performansına bayıldığım Bo Burnham, oyuncu olarak daha önce izlediğim yapımlarında bende iz bırakan bir isim değildi. Fakat burada filmin en iyi şeylerinden biri olarak karşımızda. Oynadığı Ryan karakterini sevilebilir hale getirmesi filmin derinliğini arttırmış, düz bir aktörün oyunculuğunda kolaylıkla filmin zayıf yanı olabilecek yan hikayeyi filmin güçlü yanlarından birine dönüştürmüş… Filmde kısa süreli yer alan Alison Brie, Christopher Mintz-Plasse, Laverne Cox, Alfred Molina gibi isimler de gayet iyiler. Özellikle de Alison Brie’nin bir adım önde olduğu söylenebilir… […]

    Yanıtla

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.