Bir pandemi yüzünden aylarca evlere kapanıp, bir buçuk yılı aşkın süre sinema salonlarından uzak kalmayı hayal bile edemediğim son günlerde sinemada izlenecek filmler listemin en ön sırasında pek sevdiğim 2018 yapımı A Quiet Place‘in devam filmi niteliğindeki A Quiet Place Part II yer alıyordu. Pandeminin patlak vermesiyle film, arka arkaya birkaç kez ertelenmek durumunda kaldı ve 2021 yılına ertelendi. Her ne kadar filmi sinemaya kişisel geri dönüşüm için ideal film olarak görsem de bir türlü sinemaya yolum düşmeyince filmi daha fazla ertelemeye son verip ev sinemasında izleme kararı aldım…

İlk filmde kendimizi bir anda sese karşı çok duyarlı yaratıkların hüküm sürdüğü korkunç bir dünyada Abbott ailesiyle birlikte bulmuştuk. İkinci filme ise korkunç saldırıların ilk günüyle başlıyoruz ve olayların nasıl başladığını görüyoruz. Bu kısa kısmın ardından ise ilk filmde bıraktığımız yere dönerek Abbott ailesinin hayatta kalma çabalarının devamını izliyoruz. Ailenin karşısına beklenmedik bir şekilde çıkan gizemli karakterimiz Emmett (Cillian Murphy) de yeni hikayelerin şekillenmesinde kilit rol oynuyor…

A Quiet Place, sinemada özgün fikrin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatan filmlerden biriydi. Artık doyuma ulaşan yaratık istilası filmlerine yepyeni bir soluk getiren film, bana göre türünün en iyilerinden bir tanesiydi. Fakat ne yazık ki ikinci film, ilk filmin yaratıcılığından eser taşımıyor. Konuya yeni eklenen karakter ve oluşturulmaya çalışılan yeni hikaye hiç işlememiş. Sadece ilk filmdeki etkisi azalmış yaratık aksiyonu ısıtılarak önümüze sunulmuş. Bu aksiyonun hala yer yer işlediği kısımlar olduğunu, tanıdık karakterlerin de etkisiyle seyir zevki yüksek anlarının olduğunu kabul etmekle birlikte genel olarak filmin tatmin edici olmaktan çok uzakta olduğunu söyleyebilirim…

Filmin bana göre en kritik yanlışı Emily Blunt’ın karakterini ikinci plana atma gafletine düşülmüş olmasıydı. İlk filmin en iyisi olan Emily Blunt’ın karakterine bu kadar az süre ayrılmış olması beni epey şaşırdı. Onun yerine çocuk karakterler ve Cillian Murphy’nin oynadığı yeni karakter ön plana çıkarılmış. Fakat bu karakterler beni ekrana bağlamaktan çok uzaktı, hiçbir karakterin hikayesi ikna edici değildi…

İlk filmin merakta kalan yanlarını tamamlamasını ve ilk film kadar güçlü bir aksiyon sunmasını umduğum A Quiet Place Part II, ne yazık ki ilk filme kıyasla vasat bir devam filmiydi. Adeta The Walking Dead’in vasatlaşmaya başlamış sezonlarından sıradan bir dizi bölümü gibiydi. İlk filmin açıklarını kapatamadığı gibi yeni açıklar ekleyerek serinin genel değerini de düşürmüş oldu. Yine de bu halinin bile türü içerisinde kötü bir yerde olmadığını söyleyebilirim. Gişede gelen ciddi başarı üzerine üçüncü film de kesinleşmiş durumda. Bu filmle serinin ölüm fermanını imzaladığını düşünsem de filmin yönetmen koltuğuna sürpriz şekilde heyecan verici bulduğum yönetmenlerden Jeff Nichols’ın geçmesi düşündürücü. Umarım Jeff Nichols üçüncü filmde, John Krasinski’nin yaklaşımından ve karakterlerinden uzaklaşarak seriye yeni bir yön kazandırmayı başarır…

A Quiet Place Part II

5

Puan

5.0/10