Geçtiğimiz yıl Ayla’nın yakaladığı büyük gişe başarısı Türk sineması için dönüm noktalarından biri oldu. Öyle ki bu filmle birlikte Türkiye’de gişede sadece komedilerin büyük iş yaptığı algısı yıkılmış oldu. Elbette Ayla, gişede büyük iş yapan ilk komedi dışı yapım değildi. Babam ve Oğlum, Fetih 1453 gibi örnekler mevcuttu ama Ayla’nın en önemli özelliği gerçek hikayelerin sinemaya uyarlanmasıyla ilgili bir projenin ilk ayağı oluşuydu. İşte o projenin ikinci ayağı Ayla’nın yapımcısı Mustafa Uslu’nun yapımcılığını üstlendiği ve yönetmenliğini Ketche ile Ayla’nın yönetmeni Can Ulkay’ın yaptığı Müslüm oldu… Ve evet Müslüm, Ayla’yı da geride bırakarak kısa sürede yılın en çok izlenen filmi olma unvanını ele geçirdi…
Kısa sayılabilecek bir süre önce kaybettiğimiz Müslüm Gürses, şüphesiz ülkemiz müziğine çok uzun yıllar damgasını vurmuş önemli isimlerden biriydi. Arabesk müzik denilince akla ilk gelen isimlerden biri olmanın yanı sıra kendisine “Müslüm Baba” diyen büyük ve belki de dünyada eşi benzeri görülmemiş türden fanatik bir hayran kitlesi mevcuttu. Kariyerinin çok büyük bir kısmında toplumun daha çok alt tabakasına hitap etse de kariyerinin son yıllarında tarzında değişikliğe giderek önceleri kendisine burun kıvıran üst tabakanın da damarına girmeyi başarmıştı…
Müslüm Gürses’in bu ilginç müzik yolculuğu bile tek başına filmi hak eden türden bir yolculuk olsa da sanatçının hayatı bundan çok daha fazlasını barındırıyor. İşte film, Müslüm Gürses’in daha az bildiğimiz yönlerine de ışık tutuyor ve sanatçının ne kadar sıra dışı bir hayat yaşadığını gözler önüne seriyor. Filmde Müslüm Gürses’in çocukluğundan gençliğine, kariyerinin başından zirveyi gördüğü yıllara uzun bir yolculuk yapıyoruz…
Müslüm’ün başarısının ana kaynağı eldeki hikayenin zenginliğinde yatıyor. Sanatçının özellikle çocukluk yıllarında yaşadığı zorlu hayat izleyicinin Müslüm’ü özleştirmesini kolaylaştırıyor. Her ne kadar biraz karmaşık ilerleyen kurgu gereksiz dikkat kaybına neden olsa da film boyunca olaylar ilgi çekici olmayı sürdürüyor.
Filmin başrolünde yer alan Timuçin Esen, yılın en çarpıcı performanslarından birini ortaya koymuş. Başarılı oyuncu, Müslüm Gürses gibi bir rolün üstesinden gelmeyi başarmış. Oyunculuğunun yanı sıra şarkılardaki performansı da gayet üst düzeydi ve Müslüm Gürses’i aratmayacak cinstendi. Sanatçının hayat arkadaşı Muhterem Nur rolünde Zerrin Tekindor, annesi rolünde Ayça Bingöl, küçük kardeşi Ahmet rolünde Taner Ölmez ve kötü baba rolünde Turgut Tunçalp kadronun dikkat çeken isimleri arasındaydı. Müslüm’ün müzikle tanışmasını sağlayan hocasını canlandıran Erkan Can ise filmin izlemekten en çok keyif aldığım karakterlerindendi. Usta oyuncu, filmin en iyi repliklerini kaparak onları daha da parlatmış…
Müslüm’ün bana göre en büyük eksiği sanatçının müzik kariyeri kısmını yeterince etkileyici aktaramamasıydı. Daha çok sanatçının çektiği acılar üzerinde duran, bunları aktarmayı tercih eden ve aslında bunu gayet iyi de başaran film, bunun ötesine giderek etkileyici bir başarı hikayesi yaratma peşine düşmüyor. Teknik açıdan da filmin çok nitelikli olduğunu söylemek zor. Yine de hem oyuncu performanslarının başarısı, hem senaryonun dramatik yanının gücü, hem de Müslüm Gürses gibi değerli bir sanatçının hayatına göz atma fırsatı filmi oldukça değerli kılmayı sağlıyor. Bunu yaparken sanatçının kusurlarını gizlemeyip aksine onları da öne çıkarması takdire değer. Türk sinemasının ana akımının bu tarz gerçek hayattan esinlenen yapımlara yönelmesini sağlaması da çok büyük bir kazanç…
Yorum Yazın