Hollywood’un aşırı popüler yabancı filmleri yeniden uyarlama sevdası dur durak bilmeden devam ediyor. Sinemada dil sınırının gittikçe aşıldığı bir dünyada çoğu kez ön tepkiyle karşılaşan bu filmlerin bazıları ise şaşırtıcı şekilde orijinallerini geride bırakabiliyor. 2016 yapımı İsveç filmi A Man Called Ove‘dan uyarlanan, daha doğrusu onun uyarlandığı kitaptan Marc Forster yönetmenliğinde yeniden uyarlanan “A Man Called Otto” bunlara en güzel örneklerden biri oldu. Pandemi sonrasının seri filmler dışındaki en çok hasılat eden filmlerinden birine dönüşen film, iyi dramaların hala gişede iyi iş yapabileceklerinin sürpriz bir kanıtını oluşturdu…

Otto (Tom Hanks), herkesin birbirini tanıdığı küçük bir mahallenin huysuz ve yalnız ihtiyarıdır. Dünyadaki her şeyin kurala uygun şekilde ilerlemesini bekleyen bu adam, hoşnutsuzluklarına çare bulamayınca intihara karar verir. Tam intihara yeltenmişken iki çocuk sahibi, üçüncüsünü bekleyen Meksikalı bir çift yaşlı adama komşu olur. Hayata son derece pozitif pencereden bakan Marisol (Mariana Trevino), Otto’nun huysuzluklarına derman olabilecek midir?

A Man Called Otto, aslında sinemada defalarca uygulanmış bir formül hikayesinin ürünü. İsveç yapımı orijinal filmi de bu formülün üzerine pek bir şey koyamadığı için sıradan bulmuştum. Doğrusu o filmin beni pek etkilediğini, hafızamda derin yer ettiğini söyleyemem ve bu filmi de tamamen yeni bir filmi izlercesine izledim… Fakat Marc Forster’ın uyarlaması, gerçekten orijinal filmin çok üzerinde bir etki bıraktı bende. Senaryoya katılan küçük farklılıklar konuyu derinleştirmiş, harika oyuncu seçimleri filmi sevmeyi çok kolaylaştırmış. Ortaya herkesi çok kolay yakalayabilecek, herkeste izler bırakabilecek bir film çıkmış…

A Man Called Otto, iyi bir karakter analizi filmi. İnsanların dönüştükleri kişinin ardındaki motivasyonları irdeleyen, bunlara çözüm sunan film. Ana karakterin bu tip filmlerde alışıldığın aksine bağnaz ya da cahil olmayıp etrafındakilere son derece duyarlı ve eğitimli biri oluşu da karakteri farklı, çok daha değerli kılmış. Karakterin bu nitelikleri yan konu olarak da filmin hiç göze sokmadan doğru ve etkili toplumsal mesajlar vermesinin önünü açmış…

Gerçek bir yaşayan efsane Tom Hanks’in huysuz ihtiyar oynama çağına geldiğini görmek hüzünlendirici olsa da Otto, kendisi için şahane bir rol olmuş. Amerika’nın en iyi adamı olarak tanınan Tom Hanks’in dünyanın en huysuz adamını oynaması tezatı filmi tek başına ilgi çekici kılmaya yetmiş. Orijinal filmdeki başrol oyuncusunu da sevmiştim ancak Hanks, filmi alıp götürüp başka bir noktaya çıkarmış. Filmin duygusunun geçmesindeki payı devasa seviyede… Filmde Hanks’in altında kalmayan biri varsa o da şüphesiz Mariana Trevino. Meksikalı oyuncu hem çok sevilesi bir iş çıkarmış hem de duygusal anlarda devleşmiş… Rachel Keller da filmin esas kızı olarak hayran olunası… Filmin sürprizlerinden biri de Tom Hanks’in gençliğini oğlu Truman Hanks’in oynaması ki hiç fena iş çıkarmamış…

A Man Called Otto, artık benzerlerine daha doğrusu üst düzey örneklerine sık rastlamadığımız türden iç ısıtan güzel bir aile filmi. Türünün en iyileri arasına rahatlıkla girebilecek, hem çok eğlenceli hem de çok duygusal bir film. Beni uzun süredir bu kadar etkileyen bir film hatırlamıyorum. Yılın en iyilerinden biri…

A Man Called Otto

9

Puan

9.0/10