Türkiye’nin komedyen yetiştirme konusundaki başarısızlığı malum. Çok uzun yıllardır stand-up denince akla direkt Cem Yılmaz, belki biraz da Ata Demirer geliyor. İkisinin yanında sahnede aynı kategoride performans sergileyen üçüncü bir isim saymak ise hiç kolay değil. Son yıllarda bu bahtsız durumu kırmaya en çok yaklaşan genç ismin ise Doğu Demirkol olduğu söylenebilir. Doğal komiklerden olduğuna inandığım ve stand-uplarını izlemekten keyif aldığım Demirkol’un BluTV’ye dizi hazırladığı haberi beni oldukça heyecanlandırmıştı…

Doğu (Doğu Demirkol), doktor bir babanın ve avukat bir annenin bilgisayar mühendisliği okuyan oğludur. Ne var ki bu okuma eylemi pek başarılı gitmemektedir. Dört senelik bölümün yedinci senesinde olan Doğu’nun hayali komedyen olmaktır. Buna karşın çevresindeki hiç kimsenin Doğu’nun bu hayalinin gerçekleşebileceğine dair en ufak bir inancı yoktur…

İyi komedi çoğu zaman güldürü unsurlarını hayatın içinden, hatta bizzat komedyenin kendi yaşadıklarından alır. Komedyenler de bu durumu çok iyi bildiklerinden kendi otobiyografik hikayelerini ya da kendilerinin farklı bir versiyonlarını sıklıkla ekrana taşıyorlar. Özellikle Amerikan televizyonlarında sıkça örneklerine rastladığımız türe, ülkemizde de rastlamaya başladık. Doğu Demirkol’un Doğu’su da işte bu türün son temsilcisi olarak karşımızda…

Doğu, tamamen komedi odaklı olmayı hedefleyen, yani izleyiciyi bol bol güldürme derdindeki bir iş değil. Onun yerine ülkemizdeki günlük hayata dair çeşitli tespitler taşıyan hikayelere komedi unsurları serpiştiren bir iş. Doğu’nun üniversiteyi bitirememesi komedi açısından iyi bir malzeme. Daha da iyisi ise muhafazakar bir anne, ateist bir baba ve Doğu’nun tam aksine çok çalışkan küçük kız kardeşten oluşan çekirdek aile. Dizi, ilk bahsettiğim üniversite malzemesini oldukça iyi kullanıyor. Çoğu dizi ve filmdeki abartılı üniversite ortamlarından sonra gerçeğe yakın bir üniversite ortamı görmek güzeldi. Fakat ailenin dizi içerisinde yeteri kadar iyi kullanıldığını söylemek zor. Oysa dizinin en iyi anları, onların katkısının en üst düzeyde olduğu anlar…

Her bölümü yaklaşık 30 dakikadan oluşan dizi, genelde bu süreyi bölüm içinde birkaç küçük hikayeye bölerek kullanıyor. Hemen her hikayenin ilgi çeken noktaları olsa da hikayelerin en büyük ortak noktaları ise ne yazık ki gereğinden fazla uzatılmış olmaları. Başlangıçta komik olan diyaloglar dahi gereksiz yere uzatılarak izleyicide bıkkınlık hissi yaratıp itici hale gelmeye başlıyor. Bu durumun sık yaşanması zaman zaman izlerken yorucu hale gelebiliyor…

İlk sezon boyunca Doğu’nun henüz ünlü olmaktan uzak gibi gözüken hallerini izledik. Buna karşın son bölümlere doğru bir sahnede YouTube’daki skeçleriyle ünlü olmaya başladığını görmemiz beni şaşırttı. Şahsen o sürecin nasıl gerçekleştiğini izlemeyi de isterdim. Bu tercih benim konu anlamında sezon içerisindeki en büyük hayal kırıklığımdı…

Sekiz bölümlük ilk sezonunu geçen hafta noktalayan Doğu, beklediğim kadar çok sevemesem de izlemeye değer bulduğum bir dizi oldu. Umarım gelmesi çok muhtemel devam sezonları ilk sezonun üstünde olur. Sadece gereksiz uzayan diyalogların kırpılıp süresinin biraz kısaltılması dahi bu yolda atılacak dev bir adım olacaktır…

Doğu 1. Sezon

7.1

Puan

7.1/10